Fert ve milletler her şeyden önce amaçlarını ortaya koyup sonra onun için uygun bir yöntemi benimseyerek geleceğe yürümeli…
Birkaç kez izlediğim filmlerden biri de "Deli Deli Küpelidir". Bu film; oyun yazarı ve gazeteci olan Cevat Fehmi Başkut (1905-1971) tarafından yazılan “Buzlar Çözülmeden” adı eserinden çekilmiştir. Bu eser "Bir Kış Masalı" adıyla tiyatrolarda da oynamıştır…
Deli Deli Küpeli adıyla Kemal Sunal’ın oynadığı bu film tekrar tekrar hoş bir şekilde izlenebilir. Eserde, 1960 ihtilalinden sonra yolları kardan kapanan bir Anadolu kasabasına gelen, akıl hastanesinden kaçmış iki şizofrenin kasabalılar tarafından bekledikleri kaymakam/hâkim sanıldıkları ve kasabayı nasıl da güzel idare ettiklerini anlatılmaktadır. Yazar kahramanlarının kasabada kurulmuş sömürüye dayalı düzeni nasıl yıktıklarını anlatırken "bozuk düzeni akıllılar değil, deliler düzeltebilir" mesajını iletmektedir.
Filmin sonunda buzlar eriyip asıl kaymakam geldiğinde (ayrılma zamanı) Kemal Sunal ile kendisine âşık olan köylü kızı arasında geçen diyalog ise şu şekildedir:
Âşık Bayan: “Nereye gidiyorsun…”
Kemal Sunal: “Buzla kaplı başka bir kasabaya…”
Âşık Bayan: “Keşke her deli senin gibi olsa…”
Bu diyalogda genç bayanın “Nereye gidiyorsun…” sorusuna “Buzla kaplı başka bir kasabaya…” cevabı verilmiştir. Soranın ve cevaplayanın sözlerinde hangi yolun (metodun) takip edilmesine yer verilmemesi dikkatimi çekmiştir.
Yola çıkarken, yollar çatallaştığında (yol ayrımında), birinden ayrılma zamanında nereye hangi yoldan gidileceği önemlidir. Nereye gidildiğine göre yol seçilmesi gerektiğine kafa yoranların biri de Lewis Caroll’dur.
Gidilecek yol…
İngiliz yazar Lewis Caroll’un 1865’de yazdığı Alice Harikalar Diyarında (Alice's Adventures in Wonderland) adlı eserinde de “Nereye gitmek istediğini bilmiyorsan, hangi yoldan gideceğin farketmez...” adlı bir cümle vardır. Alice, yolun çatallaştığı bir yere (yol ayrımına) geldiğinde, ağacın birinde bir Cheshire kedisi gördü. Alice ile kedi arasında geçen diyalog şu şekildedir:
- 'Hangi yoldan gideceğim?' diye sordu.
Kedi onu bir soruyla cevapladı:
- 'Nereye gitmek istiyorsun?'
- 'Bilmiyorum' dedi Alice.
- 'Öyleyse' dedi kedi, 'hangi yoldan gideceğin de fark etmez'
Bu diyalogdan da öncelikle nereye gitmek istediğimize karar vermemiz gerektiğine dikkat çekilmektedir.
Geleceğin yolu…
Okula yeni başlayan 6-7 yaşındaki çocuğumuzun büyüyünce nerede olmasını isteriz? Gençlerimizin, kendimizin, ailemizin, Türk Dünyasının, dindaşlarımızın (İslam Âleminin), devletimizin, kurumumuzun vs yakın ve uzak bir gelecekte nerede olmasını istiyoruz? Bu soruya verilen cevaplar oldukça önemlidir.
Buzla kaplı bir kasabaya gitmek istemek için deli mi olmak gerekir? Buzla kaplı olsa da bir yere gitmek istememiz (hedefimizin olması) bir akıl/vizyon/misyon işareti sayılmalı mı?
Bu tür tartışmaları bir tarafa bırakarak, 'Nereye gitmek istiyorsun?' sorusuna verdiğimiz cevaplardan -ahvalimize bakılırsa- kafamızın karışık olduğunu söylemek mümkün.
Bırakın fertleri Osmanlı Devletinin Batının karşısında geri kalması sonrasında Türk ve İslam Dünyasının nereye gitmek gerektiği konusunda kafası karışık…
Fert ve millet olarak önce amaçlarımızı ortaya koyup sonra onun için uygun bir yöntemi (yolu) seçip, plan içerisinde çalışmalıyız (emek vermek). Çünkü amacı olmayana gidecek yol fark etmez. Bir bilge farklı bir anlatımla konuyu ne güzel ifade etmiş: “Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız vardığınız yerin önemi yoktur” (Peter F. Drucker).
Son Söz: Gitmek istediği bir liman olmayan geminin rotasını dalgalar (rüzgâr) belirler.
Not: Tüm okuyucularımın yeni yılını kutluyorum. 2024’te tüm güzellikler sizlerle olsun.