Kahramanmaraş’ın doğal ve tatlı lezzetlerinden biri olan şire kültürü, geçmişten günümüze kadar gelen önceden geleneksel yöntemlerle yapılan şimdilerde ise modern tesislerde üretilen ‘şıra’ kültürün önemli simgeleri arasında yer almaya devam ediyor.  Bölgedeki kültürel mirasa önemli bir katkı sağlıyor. Şire yapımının özenle sürdürülmesi, bu lezzetin nesilden nesile aktarılmasını ve bölgenin kültürel zenginliğini korumasını sağlıyor. Hem yerel halkın hem de ziyaretçilerin büyük beğenisini kazanan şire, Kahramanmaraş'ın vazgeçilmez tatlarından biri olmaya devam ediyor.

B17032021170643

ÜZÜMDEN YAPILAN ŞİRE ÇEŞİTLERİ ÖN PLANA ÇIKIYOR

Şire, genellikle mayalanmamış üzüm suyuna verilen bir isim olarak bilinirken, bu geleneksel tat yöreye göre farklı meyvelerden de yapılabiliyor. Kayısı, ravanda, kırma, dut, incir, keçiboynuzu gibi meyveler şire yapımında kullanılırken, Kahramanmaraş’ta özellikle üzümden yapılan şire çeşitleri ön plana çıkıyor. Pekmez, bastık, un ve pekmez sucuğu gibi ürünler, üzümden elde edilen şireyle hazırlanıyor. Şire yapımı, özen ve hijyen gerektiren bir süreçten geçerek Üzüm ezme işlemi titizlikle gerçekleştiriliyor. Geçmişte bu işlem geleneksel yöntemlerle güç gerektirdiğinden dolayı erkekler tarafından yapılmaktaydı. Günümüzde ise modern tesisler ve fabrikalar, bu geleneksel lezzeti üretmeye devam ediyor. Şire türleri, hem Kahramanmaraşlı vatandaşların hem de şehri ziyaret edenlerin büyük ilgisini çekiyor.

BAĞ BOZUMU ZAMANI: ŞİRE HAZIRLIĞININ İLK ADIMLARI

Şire yapımına başlarken bağ bozum vaktinde şire yapılacak üzümler kesilerek zembillere konuluyor.  Dolan zembiller, sepetler ve kovalar, ayıklanacağı yere taşınıyor. Üzüm kesmek meşakkatli bir iş olduğundan dolayı  akrabalar ve komşulardan destek alarak birlikte kesim ve ayıklama işlemini gerçekleştirdi. Ayıklama sırasında üzüm tanelerinin az bozulmuşları teh için, çok bozulmuşları ise ravanda yapmak için ayrı kaplara konulur. Şire yapımında üzüm suyunu elde etmek için önce masere kurmak gereklidir. Masere de üzümleri ezmek için kullanılan büyük bir kazana verilen isim.  Kesilen üzümler, suyu alınmak üzere dikdörtgen şeklinde sal adı verilen tahta, beton ya da normal su küvetlerine konulur. Eğer sal yoksa, su geçirmez bez kullanılır ve kenarları yükseltilerek küçük bir havuz oluşturulur. Ayıklanan üzümler, ezilmek için bu düzeneklere dökülür veya naylon şiltelere yarısına kadar doldurulurdu. Üzümün üzerine, üzüm toprağı adı verilen beyaz topraktan bir kase konulup, şiltenin ağzı düğümle sıkıca bağlanarak yapılıyor. Bu toprak, üzüm suyunun durulması için kullanılır ve genellikle Tavşan Tepe mevkiinden çıkarılan beyaz toprak bu durulmayı en iyi şekilde sağlıyordu.

İLK SUYA "BURUN SUYU" DENİYOR

Önceden ezme yöntemiyle yapılan şırada, üzümler ezildikçe çıkan ilk suya "burun suyu" denir ve bu su en kaliteli üzüm suyu olarak biliniyordu. Bu su ile bastık ve beyaz sucuk gibi lezzetli ürünler hazırlanıyor.  Şire yapımı genellikle erkekler tarafından yapılır ve bu işi yapanlara "depgici" denir. Ezme işlemi, üzüm miktarına ve depgicinin becerisine göre değişkenlik gösterse de, en önemli nokta ise ezilmemiş üzüm kalmayacak olmasıydı.

Muhabir: MELİKE ALGAN