Bu sözler TGRT Belgesel'de izlediğim, Kahramanmaraş'ı tanıtan bir programdan...
Kentimizin güzellikleri TGRT ekranlarındaydı...
İlimizin doğal ve tarihi güzelliklerini,ulusal bir kanalda seyretmek oldukça keyifli...
Ama ünlü kanalın, görüntü ve ses kalitesi eksikliğini de dile getirmeden geçmeyeceğim.Gözlerim TRT Belgesel kalitesini aradı.
Peki, sınırlarımız dışından Kahramanmaraş nasıl algılanıyor?
Tabi ki ilk akla gelen dondurma... İkinci bir markamız yok...
Şehrimiz doğal, kültürel, ve tarih zenginlikleri açısından büyük bir potansiyele sahip ama bu değerleri ekonomik kalkınma aracı olarak kullanamıyoruz. Tanıtım eksikliği karnemiz oldukça zayıf.
Başkonuş ve Yavşan Yaylası, Kapıçam Tabiat Parkı, Tekir Yeşilgöz, Çokran Şelalesi, Döngel ve Savruk Mağaraları, Hurman Kalesi, Kapalı Çarşı, Eshab-Keyf Mağarası...
Ne kadar zenginlikleriniz de olsa,keşfedilmedikçe bir anlamı bulunmuyor.
Neler yapılabilir?
Öncelikle ilimizdeki kamu ve özel sektör aktörlerini bir araya getiren, tanıtım politikasına ihtiyacı var. Arkasından bir plan ve sistem üzerinde yol haritası...
Ve tabi ki en önemlisi tanıtım faaliyetlerine yeterli kaynak aktarabilmek.
Özellikle yerel ve ulusal televizyonlarda yapılan reklam harcamalarının, gelen turist sayıları üzerinde daha etkili olduğu görülüyor.
Çünkü görüntü, ses ve hareket aynı anda kullanılmaktadır.İnsanları daha çok etkilemektedir.
Sonuçta ekranlarda izlediğim Kahramanmaraş hikayesi beni etkiledi. Programı izleyen yüz binler üzerinde de derin izler bırakmıştır.
Ayrıca yayını takip eden her izleyicinin birer potansiyel turist olabileceğini unutmayalım.