Osmanlı dönemindeki güzel bir gelenekten bahsedeceğim...Zimem defteri...
Osmanlı'da Ramazan ayında bazı zenginler, kendini gizleyerek, tanımadıkları bir dükkan sahibinden zimem defterini, yani veresiye defterini çıkarmalarını isterdi... Baştan, sondan ve ortadan rastgele sayfaların toplamını yaptırıp, “silin borçlarını… Allah kabul etsin” der, çeker giderdi. Mali durumu daha iyi olanlar defterin tamamının yekûnunu yaptırır ve ödemesini yapardı.
Hesabı kimin kapattığını fakir müşteriler bilmezmiş... Hesabı kapatan zengin adam da kimin hesabını kapattığını bilmezmiş.,İşte hiç bir karşılık beklemeden yapılan iyilik...Ne güzel değil mi?
Sadaka gizli verilir. Kur-an’da “Eğer sadakaları gizler ve gizlice fakirlere verirseniz; işte bu sizin için daha hayırlıdır” (el-Bakare, 271) buyurusu vardır. Sadakanın gizli verilmesi ile sadakayı veren riyadan kurtulur. Sadaka alanın da şeref ve haysiyeti rencide edilmemiş olur.
Günümüzde öyle mi?. Değerler değişti, her şeyin karşılığı maddeyle ölçülür oldu. Bir iyilik yapacak olsak bunu da ya başa kakarak veya başka bir çıkar bekleyerek yapıyoruz. En azından yaptığımız iyiliği kendimize saklamayıp, reklam olarak bize dönmesini bekliyoruz
Oysa gerçek iyilik; hiçbir karşılık beklemeden, iyi niyet ve sevgi ile karşımızdaki insanın ihtiyaçlarını karşılayan, bir davranıştır. Gösterişe girmeden gizli yapıldığı zaman güzel ve değerlidir.
Artık zimem defteri geleneği de yok...Mahallelerimizdeki bakkal amcalarımızda tarihe karışıyor... Her taraf, mega, hiper, süper marketlerle dolu... Ve onlar da ‘veresiye’ filan yazmıyor...