Bir önceki yazım olan ‘Yine Elbistan, partiler bulgur gibi kaynarken, biz neler konuştuk?’tan sonra kaldığımız yerden devam ederken, ‘Üzerimize yok, yangına körükle gitmeyi, kazanın altına odun atmayı, yangına benzin dökmeyi seviyoruz. Birbirimizi sevmediğimiz gibi, kimseyi de beğenmemek gibi bir alışkanlığımız var. Kendimize toz kondurmaz, her şeyin en âlâsını biz bilir, bizden sonrası hikâye ve hatta tufan!
Bir başkasını eleştirirken, yererken, aynayı kendimize çevirmeyi ar sayar, kendi kıçımızdaki pisliği görmez, başkasının gözündeki çapağa laf sokuştururuz! En iyi spor yorumcusu, en mükemmel siyaset eleştirmeni biziz! Ben varsam parti var, ben varsam memlekette gazeteci yok!
Uzayan dal benden olsun yeter, gerisinin, başkalarının canı cehenneme!’ demiştim.
Bu iddiamın arkasındayım ve imzamı atarım.
*
Şu sıralar en çok konuşulan kimse Mahir Ünal… Ne söylediğini biliyorsunuz, duydunuz. ‘Aferin, diline sağlık, peh ne güzel konuştun!’ diyen yok. Aksine hakaretlere, sert eleştirilere maruz kaldığını duymayan kalmadı. Cumhuriyet ile bir alıp veremediği vardı herhalde ki, söylediklerinin nereye varacağını da bilememiş olmalı ki, demediğini bırakmadı. Kendi ayağına kurşun sıktı desem, yeri… Zaten son dönemi, bir daha Maraş’a bile yönünü dönmez! Dönse de nasıl karşılanacağını düşünmek bile istemiyorum.
Haberleri ve gazeteleri takip ediyorum, cumhur ittifakının tepesindeki isimler dahil, kendi partisinden bile tepkiler çığ gibi artarken, herkes sayın Ünal’ın görevinden alınacağını konuşuyor. Tabi karar verecek olan büyük patron, sayın Recep Tayip Erdoğan…
Neyse! Daha fazla yazarak, yazıyı uzatarak büsbütün meşhur etmek istemiyorum. Zaten yeteri kadar darbe yedi!
*
Asıl olan, insanı üzen diğer mesele şu; ‘Bize vurma da, milletvekili Habibe Öçal ve Hayrettin Güngör’e atış serbest!’ diyerek onu hedef tahtasına koyan zihniyetin yatacak yeri yok. Aynı takımın bir parçası iken üstelik. Yüz yüze canım cicim, sırtını dönünce sırtından hançerleme…
*
Bu şehir beddua aldı deniliyor. Şehir efsanesi mi bilmiyorum da, söyleyenlerin herhalde bir bildiği vardı.
Bürütüs öleli çok oldu ama ruhu yaşıyor demek ki. İçimizdeki Bürütüs’lerin yatacak yeri var mı, onu kendi partililerine sormak gerekiyor.
Bilen bilmeyen de sayın Hayrettin Güngör’ü ellik gavuru sanacak! Seçilmiş, nüfus cüzdanında doğum yeri Maraş yazan şehrin ve yerel yönetimlerin dürüst evladı. Milletvekili sayın Habibe Öçal da. Saldırırlarken, niye sahip çıkılmadı, niye karşı açıklamalar yapılmadı da karşı mahalleye fırsat verdiniz, itibarsızlaştırma yolunun taşlarını döşediniz! Hani ekip ruhu, hani birlik beraberlik ruhu! Cenazesi kaldırıldı da biz mi duymadık! Bu düşmanlık derecesine varan husumet, bu nefret, bu öfke, bu kin neyin nesi?
Hayrettin Güngör’ün nesi battı size, anlamış değilim.
*
Elbistan’daki fitne ateşi kaynıyor. Dedik ya, insanlarının suyu sert. Bu ilçede siyaset de, belediye başkanı olmak da zor.
Şu son bir aydır ilçede fitne, iftira, fesat, yalan ve dedikodu kazanı kaynarken, odun atan atana, yangına körükle giden gidene. Kimse kimseyi sevmiyor, beğenmiyor. Herkes birbirine burun kıvırıyor, dudak büküyor!
Milletvekili sayın Ahmet Özdemir’i aradım, müdahil olacak mısın, diye. Araştırma, soruşturma, telefon trafiği ve sunacağı rapor sonrası belirlenecek isim tasarrufunun İl Başkanı Fırat Görgel’e ait olduğunu söyledi nazikçe.
Fırat Görgel demişken…
Bir eleştirim de, her daim yanında olmaktan gurur duyduğum, dürüst siyasetçi, AK Parti İl Başkanı sayın Fırat Görgel masaya yumruğunu vurmakta zaman zaman geç kalıyor. Bazılarına fırsat veriyor, meydanı boş bulanlar da istediği gibi at oynatıyor.
Bizim millet fazla dürüst, fazla iyi niyetli, fazla çalışkan, fazla iyimser insandan ziyade, alavere-dalavereyi seven, adam alıp satan, en sevdiklerini dahi yarı yolda bırakan kimseleri sever, itibar eder. Bir de hırsızları, siyaset cambazlarını…
Başkan Görgel şahsiyet abidesi bir isim, yerelde siyasetin hafızası.
*
Pazarcık Belediye Başkanı sayın İbrahim Yılmazcan meselemiz. Hafta başında Adıyaman’dan gelirken, tanıdık tanımadık kimselere sordum, zaten başkanı makamında bulabilmek mucize. Hergün bir yerde, başkandan çok amele çavuşu gibi, sürekli sahada. Herkes memnun. Dürüstlüğünü, çalışkanlığını, insani yaklaşımlarını anlatıyor Pazarcık halkı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı sayın Ali Öztunç’a verilen ‘atom karınca’ lakabını kendisinden alıp sayın Yılmazcan’a versem ayıp olur mu, sayın Öztunç’un canı sıkılır mı diye düşünmedim de değil.
Geçen hafta Yumaklıcerit, bu hafta da Evri Mahallesindeki asfalt çalışmalarına nezaret ediyor, araçlara çıkıp bizzat asfaltı döküyor, çalışanlara moral ve motivasyon aşılıyordu.
İlçeye ve belediyeye yakışan isim Yılmazcan.
*
İsim değiştirme ve sahte tapu meselesi izleyenlerin en çok merak ettiği meseleydi. Nedir, kimdir diye soran soruna. kıymetli partnerim, meslektaşım Neşe Yıldızhan’a bu kez ben sordum yayında; “Neşe hanım, belediye başkanı olsan, duayen gazeteci diyorsun ya, adımı bir tesise, bir parka, bir bulvara verir, üstüne üstlük bir-iki de tapu ayarlar mısın?” diye sordum, manalı manalı gülümsedi…
Ne demek istediğimi anladı mı bilmiyorum. Anlamaz olur mu, gazetecilerin kraliçesi, hafızası o… Ama anlayan anlamıştı zaten!
*
Muhtemel seçim için daha şimdiden kim milletvekili olacak, kim meclise yakışacak, kim şehri adam gibi layıkı ile temsil edecek tartışmaları, isim toto oynamalar başladı. Yük alanları değil, yük olanları gördükçe sinir katsayıları sınır tanımıyor.
Sadece iktidar kanadında olsa iyi, özellikle İYİ Parti’de aday adayı patlaması yaşanacak gibi. Birinci sıra için Faruk Atlı, Ahmet Çabukel, Furkan Kamalak, Murat Aras, Sinan Ölker, Tuna Meşe, Günay Kodaz, Neslihan Koca Nergiz ve Kerim Yılmaz gibi isimler öne çıkarken, yarın yapılacak muhtemel seçimde bu partinin en az 2 milletvekili çıkartacağına kesin gözüyle bakanların sayısı artıyor her geçen gün. Ama bir önceki seçimde, aynı hataya düşer, ikinci sırayı bile merkeze verir, kuzey ilçelerini (özellikle Elbistan) görmezden gelirseniz, bir milletvekili bile zor. Aday profili de çok önemli iken…
*
İşin garip olanı şu, herkes kendini birinci potansiyel sıra milletvekili adayı yerine koyuyor. Kimsenin enginden uçtuğu yok. Kartallar yüksek uçar ya, ondan olsa gerek, yedek kanat takma peşinde millet.
MHP zaten barajı aşamayacak görünüyor, haliyle milletvekili de çıkartamayacak. MHP’deki bu yönetim anlayışı ile barajı geçse bile, bu teşkilat kafasıyla milletvekili çıkartması hayal görünüyor. Çünkü başarısız ve çapsız il yönetimi sayesinde partililer partiden koptu, taban diye bir şey kalmadı.
CHP’nin ölmez yitmez bir milletvekili var. 2’ye çıkar mı, mucizelere inanırım hep! Sayın Ali Öztunç kesin aday olur, seçilir de, başka yerden aday gösterilir mi, o da muhtemel iken, sırada Esat Şengül’ün olduğunu unutmamak gerekiyor.
Gönül kârda gezermiş, mevcut fotoğrafa bakarak konuşacak olursak, AK Parti 4 milletvekili garanti, 5’i zorlar ve alabilir. Seçmen eski seçmen değil artık. Gözünü açtı ve uyandı. Artık yük olan değil, yük alacak olanlar gitsin yüce Meclise. Av.Ahmet Özdemir, Celalettin Güvenç, Fatih Erkoç, Av.Fırat Görgel, Ahmet Kılçık, Gül Çitil Okur, Av.İbrahim Kaya ve Sami Kervancıoğlu, ilk 8 içinde yer alırlar diye düşünüyorum.
Sayın Güngör ile yola devam edilecek!
*
Geçtiğimiz günlerde başta Pazarcık ve Dulkadiroğlu ilçelerimiz olmak üzere ciddi sarsıntılar ve artçılar yaşadık. Yerin altından sesler gelirken, yerin üstündekiler panikledi. Ama bilen biliyor, farkında ki, ciddi ciddi kırılmayı bekleyen fay hattı sadece yerin altında değil, üstünde de yakıp yıkıyor. Hasarı büyük. Siyasi partilerdeki kıyım, iftira, fitne, adam alıp adam satma, fesatlık ve dedikodular ayyuka çıkmışken, bazıları yataklarında rahat uyku uyuyamayacak, ağız tadıyla çorbasını içemeyecek!
Az söyledim, az yazdım, siz çok anlayın!
*
NOT; Gelecek yazıda ilçeleri ele alır, değerlendiririz. Kim yerinde kalır, kim addaaaa gider, bekleyin!
Ve muhalif partiler de sırada bekliyor.