Evet, Avrupa Türkiye’den neden rahatsız. Sahi Avrupa Türkiye’nin büyümesinden, güçlenmesinden kendi savunma sanayisini kendi üretmesinden neden bu kadar rahatsız oluyor? İsterseniz bu ‘Neden’ sorusunun derinliğine bir bakalım. Gazi Mustafa Kemal Atütürk’ün liderliğinde ve önderliğinde kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni daha henüz ilk yıllarından itibaren kendi boyunduruğu altına almaya çalışan ve bunda da büyük ölçüde başarılı olan Avrupalı devletler, istekleri doğrultusunda Türkiye’ye her şeyi yaptırıyor, bir de bunlar yetmezmiş gibi Türkiye’nin en küçük hatasında dayatma uyguluyorlardı. Tabii Türkiye’nin o zaman ne ekonomik refahı vardı ne savunma sanayisi vardı ne de kendi içindeki çekişmeler durmak biliyordu.

Parlamenter Sistemin çıkardığı krizlere bir türlü çözüm bulamayan Türkiye, Avrupa’nın bu dayatmalarına karşı sessizliğini koruyordu. Bir savaş uçağı almak için aylarca Amerika’nın kapısında bekleyen Türkiye, bugün artık kendi helikopterini üretmeye başladı. Özellikle 2002’den sonra dönemin başbakanı şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde kurulan AK Parti’nin ülkenin başına gelmesiyle birlikte Türkiye’nin kanayan yaralarını bir bir kapatmaya başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, işin başında ekonomiye öncelik vererek, ülkenin refah seviyesini daha yukarılara çıkarmak için gecesini gündüze kattı. Önce yıllardır borç almak zorunda kaldığımız ancak daha sonra borç verecek hale geldiğimiz Uluslararası Para Fonu’na (IMF) borcumuzu bitirdi. Daha sonra ise işi sıkı tutarak, dışarıya bağımlı olduğumuz savunma sanayimizin gelişmesini sağladı. Avrupalı devletler yeni Türkiye’nin sinyallerini veren Recep Tayyip Erdoğan’dan rahatsız olmuştu.

Ekonomi, savunma sanayi ve siyasi istikrarın ardından sıra sürekli çözüm değil, sıkıntı üreten Parlamenter sisteme gelmişti ve artık bu sistemin değişmesi gerekiyordu ki tamda bu zamanda düğmeye basılmıştı aslında. AK Parti tarafından hazırlanan ve bir Türk Tipi Başkanlık Sistemini öngören Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için çalışmalar hızlanmıştı. İlk başlarda halk bu değişikliğe sıcak bakmasa da FETÖ tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından artık bu sistemin değişmesi zorunluluğu tüm çevrelerce doğrulanmıştı. 16 Nisan’da yapılan halk oylamasında Türk halkı değişikliğe evet dedi ve aslında yeni Türkiye’nin ilk adımı da o tarihte atılmış oldu.

Şimdi konumuzun özüne dönersek, Türkiye’nin bu önlenemez yükselişinden yani savunma sanayisinden ekonomiye, kültürden turizme her alanda kendi geliştirmesinden mutsuzluk duyan Avrupa artık Türkiye’yi istediği gibi yönlendiremiyor ve YÖNLENDİREMEYECEK. Çünkü artık eski Türkiye yok. 80 milyonuyla birbirine sımsıkı kenetlenmiş, diri bir TÜRKİYE var.