Sokaklarda başıboş gezen hayvanlar, özellikle köpekler ister istemez hepimizi ürpertir. Özellikle çocuklarımız için endişeleniriz. Bu hayvanlar dost mu düşman mı diye ara sıra kendimizi sorgularız.
Eskiden bahçeli evler vardı. Her evin bir köpeği ve kedisi olurdu. Modern yaşam sevdası ile beton yığınları arasındaki lüks hapishane evlerde kendimizi avutmaya başladık. Bizler doğaya ve yaşama yüksekten bakarken, bahçeli evlerimizin koruyucuları sahipsiz kaldı. Onlardan uzaklaştıkça adlarından korkmaya başladık.
4 Nisan Dünya Sokak Hayvanları Günü fikri ilk olarak 2010 yılında Hollanda’da Sokak Hayvanları üzerine yapılan bir konferans sırasında ortaya çıkmış. Şu an 33 ülkede kapsamlı olarak kutlanıyor.
4 Nisan Dünya Sokak Hayvanları Gününde; barınağı olmayan sokak hayvanlarına elverişli şartlar oluşturulması konusunda hem ilgili kurumları hem de insanları sorumlulukları hakkında bilinçlendirmek için çeşitli etkinlikler yapılıyor.
Toplumda köpek korkusu yaygın bir fobi olduğundan, her zaman ön yargılı davranılsa da, Sokak Köpekleri tıpkı sabahları pencerelerimizin önünde öten kuşlar gibi, doğayı ve yaşamı birlikte paylaştığımız canlılardır. Evsiz ve sahipsiz oldukları için, tek amaçları hayatta kalabilmek olan sokak köpekleri kısmen zararsızdır. Nadir olarak saldırgan davranışlarda bulunabilirler veya bulaşıcı hastalıklara yakalanabilirler. Böyle durumlardan dolayı onlara, kısmen zararsız canlılar diyoruz.
Ülkemizde 200 adet toplam 65 bin kapasiteli hayvan bakım evi bulunmakta olup, yaklaşık 800 bin sahipsiz köpek bulunduğu tahmin edilmekte.
Sokak hayvanları da bu dünyanın bir parçası... Her canlının bu dünyada bir görevi var. Onlara sahip çıkmak, korumak bir insanlık görevidir. Her hayvanın yaşama, korunma ve değer görme hakkı olduğunu unutmamalıyız.
Hayvan barınaklarının sayısının artırılarak sokak hayvanlarının yaşam alanlarının iyileştirilmesi bizlere düşen sorumluluklardır.
Bu dünya sadece insanlara ait değil. İnsanların yanı sıra bitkilere ve hayvanlara da ait… Bu dünya hepimizin…