Öncelikle devlete güvenmeliyiz.
Bu konuyu sık sık yazdım ve yazacağım.
Devlet anadır, Devlet babadır.
Biz böyle biliriz.
“Allah devlete, millete zeval vermesin” diyen bir milletin çocuklarıyız.
***
Devlete sonsuz güvenimiz vardır.
Ancak, 15 Temmuz sonrası devlete güven de tartışılır oldu.
Asker, polis, adalet ve diğer devlet kuruluşlarındaki örgütlenme hepimizi şaşırttı.
Devlet, terör yapılanmasından temizlendi ama devlet otoritesi tekrar eski haline dönemedi.
Devlet teşkilatında kadro değişimi otoriteyi de zayıflattı.
15 Temmuz zaferine imza atan Türk Halkı özgüven kazandı ama güvenlik güçlerimiz de otorite boşluğuna düştü.
Sokaklarda korna çalan, gürültü yapan insanlara söz geçiremez olduk.
Kırsal kesimde gece silah sıkanlara kimse bir şey diyemiyor.
Artık toparlanma zamanı gelmiştir.
Devlet otoritesi tekrar eski gücüne kavuşmalıdır.
***
Güvenlik uygulamasında "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" diyenlere itibar edilmemelidir.
Jandarmamız ve Polisimiz eski özgüvenini kazanarak otoriter olmalıdır.
Otoriteyle, insan haklarına aykırı bir gücü kastetmiyorum.
Başka insanların hakkını korumak için otorite istiyorum.
Komşusunu rahatsız eden, trafikte başkalarını tehlikeye düşüren magandalara gerekirse sert de davranılmalıdır.
Biz sade vatandaş olarak devletimize güvenmeliyiz.
Devletimiz de bu güvene layık olmak için daha otoriter olmalıdır.
Güvenlik güçlerimiz basit olaylarda bile çözüm üretmek yerine "Mahkemeye başvurun" diyerek kolaya kaçmamalıdır.
***
Ben bir avukat olarak insan hakları, hukukun üstünlüğü ve adaletten yanayım.
İnsan hakları, demokratik haklar falan filan tamam da...
Halkımız başçavuşumuzun eski otoritesini özledi...
Halkımız karakolların eski gücüne dönmesini istiyor.
***
Ben halkımızın duygularını dile getirip yazıyorum.
Biz halkız, sonuna kadar devletimizin yanındayız.
Halkımız devlete güveniyor.
Ancak, devlet otoritesini de görmek istiyor.
Hayırlı günler.