Düşünenler çıkabilir. Düşünseler bile düşündüklerine kendileri de inanmayacağından, Fırat Görgel’siz bir siyasetin balkonsuz eve, yağsız yemeğe, tuzsuz ekmeğe benzeyeceğini çok iyi bildiklerinden, yine de aman uzak dursun, birileri görür de fişimizi çeker diye düşünenlerin çıkabileceğini düşündüğümden, ısrarla, inadına bugün yazımı sayın Fırat Görgel’e ayırdım.

Evet, inadına, inadına…  

Sevseniz de sevmeseniz de, geçmişte yanlış yaptı, olmasaydı, yapmasaydı şimdi AK Partinin il başkanı idi. Çünkü Fırat Görgel siyaseti şekillendiren, siyasete renk ve kalite getirebilen nadir siyasetçilerdendir. Üstelik de partinin ruhunu, kokusunu ve dokusunu bilen, vücudunun en ücra köşelerinde dahi hissedebilen nadir siyasetçilerden biri. Çevresi çoktu, sempatizanı çoktu.

*

Gençliğini bu partiye, davaya adadı. Siyasetin mutfağında başladı işe. Bugünlere tepeden gelmedi. Merdivenlerin basamaklarını birer birer tırmandı. Tam zirveye tırmanmışken, üstelik de merdivenin son basamağına gelmişken, ödediği bedellerin, çektiği zorlukların, harcadığı zamanların nimetini görecekken, birileri, kim bilir belki de biri, ayağından tutup çekiverdi aşağıya. Ben ve onlar ayrışmasının kurbanı mı olmuştu yoksa?

Siyasetin ağa babaları öyle istemiş de olabilirdi. Bu şehirde aklıevvel çok. Akıldan perişanlar olduğu kadar, akıldane de öyle. Kendini kumpaslara, ayak oyunlarına müsait görenlerin de olduğu gibi, birileri ipinin çekilmesini istemiş de olabilirdi.

Siyasi kurban desem, acaba yanlış mı düşündüm?

*

Kullandılar,  kullanılmasına, birilerinin tezgâhına gelip oynanan oyunu görmesine izin vermeyenler, onu siyasi piyon olarak da düşünmüş olabilirler.

Sevgili Görgel bu oyunları bilemedi, kendisine kurulan tuzakları hissedemedi;  “Beni yanlış yönlendiriyorlar, beni ateş çemberine atacaklar, kendimi korumalıyım!” diyemedi. Uyaran da çıkmadı muhtemelen!

Oysa farkına varmalıydı, çocuk değildi. Senelerini vermişti partiye, davaya…

“Dur! Çok ileri gittin, biraz dinlen!” dediler. Gerekçesini de göstererek… Çünkü, kendi hataları, başkalarının kaderi oluvermişti. Belki de birilerinin gazına gelmişti, belki de bu bir oyundu, belki de siyasi bir kumpas ile karşı karşıya idi, (Sayın Vahit Bağcı örneğinde olduğu gibi) bilemedi, biz de bilemedik. Bir küçük iddia, bir küçük yalan atıp kenara çekildik.

*

Fırat Görgel, özgül ağırlığı, heyecanı olan bir insan.

Fırat Görgel, başarı hikâyeleri yazabilecek kadar usta bir yazar.

Fırat Görgel, toparlayıcı, birleştirici, uzlaştırıcı bir yapıya sahip iken, kendilerini şehir efsanesi sayan, onun yerine koyan kimilerin, birilerinin tuzağına da gelmiş olabilirdi.

Çevrilen tezgâhı, dönen dolabı, oynanan oyunu görmeliydi. Bilmeliydi, farkına varmalıydı. Varamadı, göremedi ise, iyi niyetindendi. Herkesi kendi gibi bildi. Merdivenin basamağı olarak kullanıldığını öğrenmişti ama vakit çok geçti çünkü atı alan Üsküdar’ı geçmişti.

Tavşan yamaca geçmişti açıkçası.

*

Siyaseten ve ticareten senaryo yazmak çok kolay. Hele hele bu zamanda, hele hele bizim memlekette… Birilerine rica etseniz, size birkaç senelik dizi çeker ki, izlenme rekorları kırabilir. Eh, memlekette usta oyuncu kadar figüran da bol maşallah ve inşallah, daha ne istiyorsunuz!

Çok uzattım, çok demagojiye daldım, belki de çok hisse davrandım ama Fırat Görgel’siz bir siyasetin ne davası olacaktı, ne tadı, ne tuzu.

Yavan köfte dedikleri mercimek köftesini severdim ama lahmacunda ve dolmada kuyruk etinin hali başkaydı doğrusu.

*

Biliyorum, siz bu yazıyı okurken yoruldunuz.  Ayak, pardon kelime oyunlarından, imalı sözcüklerden bir anlam çıkartamadınız belki ama biliyorum, yazı sizi yordu. Çünkü arada bana fırça çektiğinizi, “Ulan de demeye getiriyor bu adam. Saçmalamış durmuş! Açık ve net yazsa olmaz mı? Bir şey anladıysam Arap olayım yazdıklarından!” diye düşünseniz de, ne yapayım, huyum kurusun, ben böyleyim işte!

Benim adım Hıdır, elimden gelen budur!

Şimdi muhtemelen Eylül ayında AK Parti ilçe ve akabinde il kongresi süreci yaşanacak! Diyorum ki… Yok, yok, bir şey demeyeyim en iyisi. Şimdi desem, yazsam maraza çıkacak!

*

Özetle…

Fırat Görgel il başkanı olursa partiyi toparlar. Hele hele gerçek partililerin  partiye gitmediği şu günlerde, O’na çok ihtiyaç var.

Fırat Görgel’i seviyorsam, onun bugün itibariyle hak etmediği yerde sıra, nöbet beklediğini imaya çalıştıysam, açık açık yüreklendiysem onun için, suç mu birader!?

Hıı, suç mu, günah mı?