Yetersizlik duygusu inatçı bir hastalıktır (A.Adler).

Batı karşısında yenilmiş olmanın verdiği bir ruh haline sıkça rastlamak mümkün. Bunun bir örneğine Türk tarımının temel sorunları üzerinde bir yazı planlama için çalışırken arşivimdeki bir açıklamada rastladım. Bunu aşağıda paylaşacağım. Bu ruh hali ile göçebeliği, hayvan yetiştiriciliğini küçümseyenlere rastlamak mümkün. Bazı aklı evveller Yüce Türk Milletini çobanlık yapmakla suçlamakta, kendince küçümsemektedir.

Alfred Adler'e göre aşağılık kompleksinin tersi üstünlük kompleksidir. Üstünlük kompleksi yaşayan kişilerde benmerkezcilik görülür. Çevresindeki insanları umursamayan birey empatiden yoksundur ve kendini herkesten üstün görür.

Yetersizlik duygusu hatta aşağılık kompleksi sahibi kişilerin içinde bulundukları ruhsal durum bizi hiç de muasır medeniyete eriştirecek gibi durmuyor.

Göç

Göçmesi ile meşhur bir milletiz. Orta Asya’dan Anadolu’ya göçmüşüz. Bu topraklarda da Milletimiz uzun yıllar göçebe hayatı yaşamıştır. Aslında o çağların sosyal ve ekonomik şartları dikkate alındığında bu çok rasyonel bir yaşam veya ekonomik faaliyettir.

Modern çağda sürü yönetimi üniversitelerde bilimsel olarak okutulan bir derstir. Pastırma yapmak et endüstrisinde önemli bir işleme tekniğidir. Yoğurt yapmak sütün farklı bir işleme yöntemidir. Bu listeyi uzatmak mümkündür… 

Atalarımızı ata bindi, koyun güttü gibi söylemlerle -o gün için bu faaliyetler çok rasyonel, ekonomik ve sosyal faaliyetlerdir- küçümsenmemelidir…

Bu yetersizlik duygusunda olanlar yüce makamları işgal ederse durum daha da vahimleşecektir.

Kader

Zamanın birinde Başbakan ve Bakanların olduğu yönetim sisteminde bir kabine değişikliği olmuştu. O zamanlar Tarım ve Orman Bakanlığı’nın (TOB’un) ismi “T.C. Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı” idi ve eski bakan görevi devrederken şunları söylemişti: "Uzun yıllar birlikte insanlarla uğraştık, kaderde hayvanlarla uğraşmak da var."

O yıllarda “Kaderde hayvanlarla uğraşmak da var…” sözü bir akademisyen olarak beni hayretlere düşürmüştü. (Not: Bu sözlerin sahibinin tarım ile ilgili hiç eğitimi yoktu).

Görevi devralan yeni bakan ise bu açıklamaya, daha makul bir katkı verdi: "Ama neticede yine insan için uğraşacağız". Aslında O’da hayvanla uğraşmayı pek anlamamıştı. Daha sonra yeni bakanı kamuoyu “kepek ektirme” çalışması ile tanıdı.

Şimdi gel de Türk tarımı neden bu durumu diye sorma! Ben sormuyorum ve kimseye de bir şey demiyorum.

Hayvan

Hayvan    Arapça kökenli bir sözcük. Hayvan canlıların bir grubunun genel ismi. Ama TDK Büyük sözlükte şu anlamlarda açıklanmış:

- Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık

- Kızılan bir kimseye söylenen bir söz…

Sabık (eski) bakanın “Kaderde hayvanlarla uğraşmak da var…” sözündeki kastı nedir?

Kızdığı birilerini mi anlatmak istedi? O yıllarda devir teslim töreninde sabık bakanın açıklamaları gülüşmeye neden olması bilenleri düşündürdü!

Bakanlığın çalışma alanını mı kastetti? Eğer çalışma alanını kastediyorsa bunu söylemek ve oradakilerin gülmeleri de ilginç bir durumdur. Tarımın alt bir çalışma alanı olan hayvancılıksa, küçümsenmemeli, çok önemli bir çalışma alanı olduğu hatırlanmalıdır.  İşini ciddiye almamak affedilecek bir konu değildir. O makamlar doldurulurken, o makam nedeniyle herkesten saygı görülürken iyi de ayrılırken “Kaderde hayvanlarla uğraşmak da var…” demek ne oluyor? Kaldı ki kendi mesleğinde hayvancılığı aşan yüksek hangi bilgi birikimine sahip olduğu da sorulabilir. Bu insanlar hayatı boş gurur içinde yaşamaya çalışanlardır.

Yok, eğer birilerini kastetmişse bunlar kimdir? Sabık bakanı böylesine kızdıran konu veya kişiler… Bu açıklanmadığı sürece elbette bunu bilemeyiz. Kızgınlıklar meslek onurunu zedelememeli! Bireysel yetersizlik duygusu bir ulusun kaderi gibi gösterilemez. Ya toplum bu duygunun kıskacındaysa! Bilinçler yaralıysa!

Belki de A. Adler haklı: “Diğerlerinden üstünmüş gibi davranan herkeste büyük çabalarla gizlenmeye çalışılan bir aşağılık duygusu olduğunu tahmin edebiliriz.”

Bir defa şu yetersizlik duygusu -hatta aşağılık kompleksinden- kurtulmak lazım… Bizler, günümüzde tarihe şan vermiş Medeniyetin önemli bir temsilcisiyiz…

Son söz: Hayvanın alacası dışında, insanın alacası içinde.