Osmanlı Devleti’nde resmi olarak 1839’da başlatılan “YENİLEŞME” çalışmaları Cumhuriyetle “devrimsel” cabalar ile sürdürüldü… Bunlar ne kadar başarılı oldu epeyce şey yazılıp çizildi. Benim derdim ise reform ile ilgili. Türkiye’de mayıs ayındaki büyük seçim heyecanından sonra son yazımda “REFORM ZAMANI!” başlıklı bir yazı hazırlamıştım. Bu yazıdan sonra bazı okurlar mesaj gönderdiler. Birazda bunlara cevap niteliğinde reform/devrim konusundaki düşüncelerimi paylaşacağım.
Form
Önce form nedir? FORM Fransızca forme kelimesinden gelmekte. Türkçede biçim, şekil form yerine kullanılmakta. Form; bir şeyin istenilen ve olması gereken durumu anlamındadır. Türk milleti yönetimde, ekonomide, tarımda, bilimde ve birçok alanda yeni bir formu istemekte. Mevcut (eskimiş) formun ise işlevsiz olduğunun farkındadır.
Türkiye Osmanlıdan beri arayışlarında istenilen formu bulamadığı anlaşılmaktadır. Yani reform veya devrimlerle arayışa devam etmektedir. Bu formu bulamamasının en büyük nedeni belki de ne istediğini ve hangi yöntemle yapacağını bilmemesidir.
Form arayışı iki durumla karşılaşmamıza neden olur. Öncelikle “arzu edilen forma” sahip olmayı başarmanız gerekir. Formu değiştirmeyi başarırsınız (Reform/devrim yaparsın) ve yeni forma sahip olursunuz. Bundan sonra da yeni formu korumaya çalışmalısınız. Sürdürmek oldukça zordur ve mevcut form zamanla yeni isteklere cevap vermeyebilir. “Formunu korumak,” gerekli güç ve yeteneği bozmadan sürdürmek anlamındadır.
Bu iki hususta -sahip olmak ve sürdürmek- çok başarı olunduğunu söylemek mümkün değildir.
Reform
İstenilen forma ulaşsanız da (eskimiş forma sahipte olsanız) ne yaparsanız yapın “entropi” yasası gereği bozulma devam etmek zorundadır. Bilimin yasaları (Biyoloji, kimya, din, sosyoloji) yaşlanmanın (bozulmanın) ve ölümün kaçınılmaz olduğunu söylemektedir. İstenilen durum bir süre sonra bozulma nedeniyle ideal durum olmayacağından yeni şartlara göre “yeniden istenilen duruma” dönüşmeniz gerekir. Yani değişen şartlara göre yeni bir form isteyeceksin (reform). İngilizcede “Re” öneki ile form reform şeklinde ifade edilir. Yeniden form etmek gibi anlaşılabilir. Reform “daha iyi duruma getirmek için yapılan değişiklik, iyileştirme veya ıslahat” karşılığında kullanılmaktadır. Reformu açıkça iyileştirmenin (ki yapılmışsa) yeniden iyileştirilmesi veya ıslahatın (ki yapılmışsa) yeniden ıslah edilmesi olarak açıklayabiliriz. Reform/ yenileşme (İng. reform; esk. ıslahat) olumlu bir toplumsal değişme izlencesi gerçekleştirmeye yönelik akım olarak açıklanmaktadır. İyileştirmecilik ise (İng. reformism; esk. ıslahatçılık) istenen değişme ve gelişmelerin, devrimsel girişimler yerine, birbirini izleyen ve AŞAMALI biçimde uygulanan düzeltici önlemlerle gerçekleşebileceğini savunan görüş anlamındadır.
İyileştirmecilik yaklaşımını devrimcilik yaklaşımına göre daha sempatik bulanlardanım.
Devrim
Bu sempatinin nedenlerini devrimin/reformun tanımına bakarak biraz açayım. Devrim (İng. revolution; esk. inkılap) toplumsal, ekonomik, siyasal kurumları değiştirmek ve yeni ilkeler üzerine bir biçim ve bütünlük vermek amacıyla KISA ZAMANDA gerçekleştirilen KÖKLÜ/ BÜYÜK siyasal-toplumsal değişiklik. Dünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta birdenbire olan değişmeler, eskimiş olanı kaldırıp yerine yepyenisini koyma.
Fikir olarak KÖKLÜ/ BÜYÜK değişiklikler işlevsel olacaksa elbette yapılmalıdır. Ama KISA ZAMANDA (itirazım budur) yapılacak olursa maliyet çok yüksek olur ve başarısızlık kaçınılmazdır. Reformun AŞAMALI olması, sabır ve irade ile sürdürülmesi gerekir. Örneğin, kısa zamanda fes/şapka giydirirsiniz ama 2023’de toplumun %99.9 bunları giymez. İtirazı olanlar eski ve yeni fotoğraflara bakabilir.
Türk Milleti form arayışlarına devam edecektir. Bunda ne aradığını (amaç nedir?) ve nasıl aramasını (hangi yöntem?) gerektiğini bilirse başarılı olur.
Son söz: Ne Aradığını bilen aradığını bulur.