Hastasını iyileştirsinler diye hastaneye götürüp, teşhisi beğenmediği için doktora ateş eden, kafa atan insanlarımız, tıbbı meseleleri doktordan daha iyi bildikleri için, hem dörtlükleri yakarak, korna çala çala hastaneye getirdikleri hastalarının aslında hastalık nedenini doktordan daha iyi bildikleri kesin olsa da, yine de doktora göstermekten imtina etmezler.

Erkeklerimiz eşlerini erkek doktora göstermezler.

Namahrem sayarlar.

“Muayene et ama kadınıma dokunma, bir yerini elleme! Yoksa…” Yoksa ne diyeceksin de, alışıksın böyle şeylere gülüp geçiyorsun. Ama kendileri kadın doktora görünmekte sakınca bulmazlar.

Aslına bakılırsa her şeyi doktordan daha iyi bildiğini bildiğimiz insanlarımızın olduğu yerde, hastanede doktora da ihtiyaç yok! Reçeteye daha çok ilaç yazan doktor iyi doktordur, reçeteyi bir kutu hap ile geçiştirene doktor ise bir işe yaramaz, bir şey bilmiyor demektir!

Zaten hastaneye gitmeden, doktora görünmeden mahallenin ebesine, berberine mutlaka danışılır. Onların tavsiyesi üzerine hareket ederler.

*

Başı ağrısa, bir vermidon yetecek, ama yok!

Bu doktor bir hap ile yetindiği için bir şeyden anlamamıştır, diplomasını yırtsın atsın en iyisi!

MR çektirmeyi marifet, zaruret zannedenler de çıkmıyor değil arada. Ne olduğunu bile bilmez, kahvede pişpirik oynarken duymuştur, gittiğinde doktordan kendisine MR çektirmesini ister. Etiket gibi onu arar. Bu tür insanlarda tıbbi bilinç seviyesi o kadar yüksektir ki, ”Bak, bu emar cihazı” deyip buzdolabına soksan, “Allah razı osun, bu doktor derdimi bildi, çaresini de…” diyecek. 

*

Ülkemde, maşallah ve işallah, herkes doktor, herkes hemşire, herkes ebe, herkes sağlık memuru. Eczacılık mili hobimiz haline geldi.

Dünya milletleri pul koleksiyonu, kelebek koleksiyonu, plak ve sigara koleksiyonu falan yapar, bizim insanımız ilaç koleksiyonu hastası.

Git, herhangi bir mahallede, herhangi bir evde arama yap, dolaplarından Afrika’ya yetecek kadar ilaç kutusu çıkar ki, en az yarısının daha kutusu bile açılmamıştır.

Çoğunun son kullanma tarihi geçmiştir, farkında değil. Olsun, dolapta ilaç var ya, mesele değil.

Atılmaz, satılmaz, saklanır ölene kadar!

*

Rusya – Ukrayna savaşı patlak verip, hane halkında bir telaş baş gösterince, bu ülke insanı yağ stoku yaptı mı, yaptı.

Kıtlık yaşanır, ne olur ne olmaz endişesi ile şeker stoku yaptı mı, yaptı.

Her gün gelen ve otomatiğe bağlanan zamlardan ötürü akaryakıt istasyonları önünde kuyruk oluşturup, bidonlarla mazot-benzin stoku yaptı mı, yaptı.

Her an zam gelebilir düşüncesinden hareketle bakkalı, marketçisi sigara stoku yaptı mı, yaptı.

Her ürünün, her maddenin stokunu yaptı ama nedense insanlığın stokunu yapmayı kimse düşünmedi, aklına getiremedi.

İşte ona fırsat kalmadı düşünmek için!

*

Şimdi eczanelerde bazı ilaçlar da bulunamıyor. Domates gibi, kabak gibi, hıyar gibi, patlıcan gibi tane tane satılıyor ilaçlar. Bulabilirsen tabi.

Ecza depolarının ilaçları zam kaygısıyla stokladığı iddia edilirken, hayati derecede ilaç bulunabilmesi için, araya ya bir milletvekili, ya da eczacı odası başkanını sokacaksın.

Bulursa onlar bulur, sen boşuna yorulma, boşuna nefes tüketme, boşuna çeneni yorma, gidip de eczacı kalfası ile kavga etme!

*

14 Mart Tıp Bayramı, tüm sağlık çalışanlarına hayırlı uğurlu olsun.