Modern devletin ortaya çıkışı, devlet yönetiminde güçler ayrımı ilkesini de beraberinde getirmiştir. Devletin sahip olduğu güçler, yasama, yürütme ve yargıdır. Kamu yönetimi ise en yalın haliyle, devletin yürütme gücüne karşılık gelmektedir. Devletin en önemli amacı ise kamu yararını gerçekleştirmektir. Kamu yararı, halkın ihtiyaç duyduğu her türlü mal ve hizmetin, kamu bürokrasisi tarafından üretilmesidir. Devletin yürütmekte olduğu faaliyetleri güvenlik, adalet, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve belediye işleri gibi geniş bir yelpaze içerisinde incelemek mümkündür.
Günümüz Türkiye’sinde Kamu yönetimi işleyişi ne yazık ki büyük sıkıntılar içinde bunu en önemli sebebi ise artan liyakatsiz ve torpil ile iş başına gelen insanlar. Kamu hizmetlerinin ve kamu kaynaklarının toplum için yerine bireysel çıkarlarına kullanıldıkları yolsuzluklara bulaştıkları, rüşvet aldıkları, zimmete para geçirdikleri, artık fazlasıyla meydana çıkmış ancak bu hak yemek kimseyi ne yazık rahatsız etmemekte.
Bu durum etik davranış standartlarının eksik oluşu, hesap verme mekanizmalarının işlevsiz olması, kamuda hukuk devleti ilkesinin yerleşmemiş olması, kamuda etik kültürünün yerleşmemiş olması, bürokrasinin merkeziyetçi ve statükocu yapısı, siyasilerin bürokratik yapı üzerindeki etkisi, takdir yetkisinin keyfi kullanımı, kamu yönetiminde saydamlık eksikliği, ekonomik nedenler, eğitim yetersizliği ve etik konusuna yeterince önem verilmemesi ile açıklanabilir ancak toplumsal farkındalık ile bu yanlışlara dur demek ve hatalı yerlere toplumun müdahil olması demokrasi ve gelişmiş bir toplum için gereklidir. Umarım daha aydın ve daha gelişmiş Atatürk’ün çağdaş devletlerin üstünde görmek istediği Türkiye’yi oluşturabiliriz.