Kontrolsüz yaşam kontrolsüz güç kullanmak anlamına da gelir. Günlük yaşantımızda enerjimizi ekonomik kullanıp performansımızı yüksek tutmalıyız ki yaşadığımız hayatta herkes sorumluluk alabilsin. Sosyal medya bağımlılığı insanları yozlaştırdı ve dezenformasyona uğratarak ahlaki değerlerimizden, gelenek ve göreneklerimizden örf ve adetlerimizden ananelerimizden uzaklaşır olduk. Kontrolsüz yaşam insanlığı felç etti ve bu yaşam tarzı ile kimliğimizi, benliğimizi kaybediyoruz. Biz böyle bir millet değiliz. Herkes her şeyi çok iyi bildiğini sanarak "ben bilirim, ben yaparım" diyerek bilmişlik taslıyor. Ancak herkes her şeyi bilemez; işi ehline vermeliyiz.
***
Toplumdaki bu olayların bu noktaya gelmesindeki en büyük sorun sınırsız sosyal medya kullanımı, dijital sistem ve fenomenliktir. Bunları kontrol altına almazsak çocuklarımızın ve gençlerin geleceği gerçekten çok vahim olacaktır. Gerekli önlem ve tedbirler alınmazsa, geleceği düşünmek bile istemiyorum. Gençlerde ve çocuklarda, hatta yetişkinlerde bile sosyal medya bağımlılığı, düşünen beyinleri hasarlı hale getirip hafızayı küçültüp idare zayıflığı yaparak, yaşının gereği olan erken olgunlaşamama, sorumluluk alamama ve aldığı sorumluluğu yerine getirememe gibi rahatsızlıklara yol açıyor.
***
Ahlak, huy ve davranış bozuklukları, çocuklarda ve yetişkinlerde bile öfke patlamalarına yol açıp iletişim kurmada zorluklar yaşanmasına sebep oluyor. Sosyal medya bağımlılığı, hareketsiz bir yaşam tarzı, çocukların ve toplumun sağlığını bozarak günün hastalığı olan stresi tetikleyerek sinirli, asabi ve obez bir toplumun oluşmasına davetiye çıkarıyor. Toplum olarak herkes bu sorumluluğu almalı. Çocukların elinden telefon ve tabletler düşmediği gibi ellerinden de alamıyoruz. Kendilerini dört duvar arasına hapsederek boyun düzleşmesi, sırt ve eklem ağrıları gibi rahatsızlıklara yol açıyorlar. Bu durum karşında da anne ve babalar her gün stres içerisinde yaşıyorlar.
***
Aileler bu konuda bilinçlendirilmeli, okul ve aile iş birliği güçlendirilmelidir. Madde bağımlılığı toplumda arttı ve çocuk yaşlara kadar indi. Bu durum da hepimizin sorunu. Trafikte bile kontrolsüz araç kullanımı hat safhada, herkes birbirini ezmeye çalışıyor, saygı diye bir şey kalmamış, küfürler havada uçuşuyor. Davranış ahlakı diye bir şey kalmamış, şoförün kişiliği kadın erkek fark etmiyor; herkes saatli bomba gibi. Yaya geçitlerinden bile geçmeye korkuyoruz.
***
Sosyal ve spor yaşam alanlarını çoğaltarak çocuklarımızı yönlendirmeliyiz. Spor, başlı başına özel eğitim aracıdır. Oyun, çocuğun ve yetişkinin bedensel ve ruhsal ilacıdır. Sağlıklı bireyler sağlıklı toplumu temsil eder. Bu nedenle sanat ve spor alanlarını çoğaltarak buralara eğitimli, deneyimli, tecrübeli ve işinde uzman elit hocalar yerleştirmeliyiz. Çocukları erken yaşta sanata ve spora bağımlı yaparak öz güvenlerini artırmalı ve kötü alışkanlıklardan kurtarmalıyız. Okullarda her ay rutin sağlık kontrolleri yaparak çocukların sağlığını kontrol altına almalıyız. Okullarımıza ve eli öpülesi öğretmenlerimize sahip çıkmalıyız. Sosyal yaşam alanlarını çoğaltarak kötü alışkanlıklardan çocuklarımızı uzak tutalım. Türkiye'mizin geleceği için çocuklarımızın elini bırakmayalım. Geleceğin gençlerine güvenelim.