Kültürümüzde kötülükler çoğunlukla şeytana atfedilir. Şeytan Arapça kökenli bir kelime olup, mecazen, kötü düşünceli, kötü niyetli kimse, çok kurnaz, uyanık (kimse) anlamınadır.
Bazı yaşam önderlerine göre kötülükler, insanların çoğunluğunun örtülü rıza göstermesi (desteklemesi) ve insanların azının da açıktan desteklemesi ile var olur ve sürdürülür… Biraz dikkat edilse fark edilecek bu basit gerçek bilinmez mi ya da bilinmezlikten mi gelinir?
Gençlerle ve toplumsal değişme ile ilgili olumsuz değerlendirilmeleri birçok ağızdan duymaktayız. Sanki bu gençler veya toplum üyeleri uzaydan dün geldiler! Bu değerlendirmelerde suçlanan hep kendi dışında olanlardır. Ama bu insanlar basit gerçeği bilmezler mi?
Nedir bilmedikleri bu basit gerçek?
Ekmeden biçilmez! Yani "emek vermeden beklenen bir sonuca erişilmez" anlamında kullanılan bir söz.
Tarım ile ilgili mecazi anlamda bunun gibi bazı atasözleri ve deyimler de hayatın bazı gerçeklerini özlü ve somut bir şekilde izah etmektedir. Gerçek anlamda biçmek, ekin, ot vb.ni orakla, tırpanla, makine ile kesmek; ekmek ise bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek olarak açıklanmaktadır (TDK).
Ne ekersen onu biçersin!
Gelin bu konuyu birlikte detaylı anlamaya çalışalım:
Bir Çifti Anlatıyor: Burası benim tarlamdır. Her yıl düzenli olarak tarlamı sürer, gübreler ve ne ekeceksem onu zamanında ekerim. Bitkiler çıkınca sulama ve diğer bakım işlerini yaparım. Bu topraklarda buğday, domateste veya başka bir ürün de yetiştirebilirim. Hiçbir şey yapmayıp boşta bırakabilirim. O zaman buraları ayrık otları, köy göçüren otları kaplar. Bunların tamamı benim tercihimdir. Bazıları bu tarlaya buğday ektim dedikten sonra safça soruyorlar: Buğday mı alacaksınız? Buğday ekince buğday alınır, buğday ekip muz almak mümkün mü? Ben bunların çiftçiliği bilmediğini düşünüyorum! Bu insanlar bu basit gerçeği bilmezler mi?
Bir Kasetçi Anlatıyor: Abi uzun yıllardır ben bu sektörün içerisindeyim. Eskiden teyp kasetleri vardı. Onunla çalışırdık. Şimdi CD, flash disk, USB vb. aletler var. Ben bunlara istenilen parçaları yüklüyorum. Bazı müşterilerim şarkı yükledikten sonra soruyor, abi bu ilahi çalar mı? Bilmezler mi ne kaydedersen onu çalar. Bu insanlar bu basit gerçeği bilmezler mi?
Bir Faks Kullanıcısı Anlatıyor: Postanede uzun yıllar çalıştım. Telgraf çekerdim. O yıllarda iletişim vasıtalarının özellikleri tam bilinmiyordu. Abi aynısı gitsin ha! Ne yazarsan o gider derdim. Bu insanlar bu basit gerçeği bilmezler mi?
Bir Nakliyeci Anlatıyor: Buradan ne yüklersek gittiğimiz yerde (pazarda) onu indiririz. Burada limon yükledi isek gittiğimiz yerde ıspanak indiremeyiz. Bu insanlar bu basit gerçeği bilmezler mi?
Bir Aşçı Anlatıyor: “Ne kadar para o kadar köfte derler” sayın abim… Biz ucuz bir lokantayız! Gelip bizden ucuz çorba içiyorlar. Sonra çıkarken yağı eksik vs. laf ediyorlar… Daha kaliteli bir tabak için yüksek bedel ödemeleri gerektiğini bilmezler mi?
Bu anlatılar daha da çoğaltılabilir. Bugün gençlerden şikâyetçi olan daha kıymetli (!) büyükleri insanlığın yüksek erdemleri konusunda nasıl bir öğretim çabası içerisinde bulundular?
Ne ekersen onu biçersin!
Ne kaydedersen onu çalarsın, onu izlersin, onu dinlersin!
Ne yüklemişsen onu boşaltırsın!
Ne koyduysan tencereye kaşığından o çıkar!
Ne ekersen onu biçersin! Bu atasözü yalın olarak bir gerçeği açıklamaktadır: Yapılan her doğru veya yanlışın mutlaka eşit düzeyde karşılığı olur. Devlet ve toplum olarak insanlığın yüksek erdemleri için gerekli emeği göstermeden üst kaliteli ürün çıkmasını beklemek nafile. Bunu yenmek için “başkalarının göremediği, farkına varamadığı incelikler veya gerçekleri” görme gerekir: Şeytanın gör dediği
Son söz: Ne ekersen onu biçersin.