22 Kasım 1992 yılında dünyaya gelen ve 192 cm boy ve 120 kilogram ağırlığındaki bu genç sporcumuz serbest stilde son yılların başarılı isimleri rahmetli Zekeriya Güçlü, Aydın Polatçı ve Mahmut Demir gibi ağır sıklette dünyada zirve geleneğini sürdürmekte. Taha Akgül, FİLA tarafından yayınlanan reklamlarda da, UWW tarafından serbest güreşte 125 kiloda dünyanın en iyi güreşçisi olarak belirtildi. 24 gibi genç bir yaşa sahip olmasına rağmen Taha’nın madalya karnesi bir hayli başarılı. Tabloya göz atacak olur isek: 2012 Belgrad Avrupa Şampiyonu, 2012 Dünya Üniversiteler Şampiyonu, 2013 Avrupa Şampiyonu, 2013 Dünya Kupası Şampiyonu, 2013 Dünya Üniversitelerarası, 2013 Akdeniz Oyunları Şampiyonu, 2014 Avrupa Şampiyonu ve 2014 Ekim ayında Taşkent’te 125 kg Dünya Şampiyonu.2015 'te Avrupa oyunları şampiyonu, yine 2015'te Dünya şampiyonu.2016'da ise: çok ciddi boyutta sakatlanması nedeni ile Avrupa oyunlarında ve Dünya kupasında iyi güreşler yapamadı. Azimli yapısı ile sakatlığının geçmesi için can siperane çalışan Taha 2016 Rio’da Altın madalya kazanarak, Türk olimpiyat tarihine ismini altın harflerle yazdırdı. Taha Rio'da kazandığı bu altın madalyası ile Türkiye olarak bu olimpiyatlarda kazanabildiğimiz tek altın madalya olması nedeni ile bir ayrı öneme salip bulunmakta. Disiplini, efendi kişiliği ile güreş camiasında da herkesin takdir ve beğenisini kazanan Taha’nın daha çok uzun yıllar minderde altın adam olarak başarılarını sürdüreceği inancındayım.
Türk güreşinin büyük üstadı Yaşar doğu: Güreş tekniklerinin hepsini uygulayabilen kuvvetli bir güreşçi idi. Teknikleri hatasız yapmaya çalışırdı. Antrenmanlara çoğu zaman uyguladığı tekniklerin bazılarını: müsabakalarda taktik olarak sadece rakibini yenmeyi hedeflediği için riskli oyunları maçlarda tercih etmezdi. Garanti güreş yapmayı tercih ederdi. Şimdi bu felsefenin paralelinde Taha'nın yaptığı maçlara ve tarzına bakalım. Ayak kilidi dâhil çok müthiş puan alıcı teknikleri cesurca yapan Taha birçok maçını 10-0 gibi kazanıyordu. Gittikçe ustalaşan Taha Rio olimpiyatlarına gelindiğinde bir yaşar Doğu felsefesine bürünerek garanti ve kazanma dışında hiç bir alternatifi olmayan tarzda güreşler yaptı. Rio’da: Moğol'u 4-0, Belarus'u 4-0, Ermeni güreşçiyi 3-1 ve final güreşinde İranlı Kamil Ghasemi’yi ise 3-1 yenerek olimpiyat altın madalyasını kazandı.4 maç boyunca kazandığı puan 14 vermiş olduğu puan ise 2. Buda demek oluyor ki Taha'nın daha önceki yıllarda tek maçta aldığı puanı burada garanti ve risksiz güreş yaparak Türk milletinin yüzünü güldürmüş oldu.
Serbest güreşin temeli olan dalmayı, hele ki seri ve hızlı dalmayı, dalana karşı kontrayı çok iyi yapan Taha, ağır sıkletlerin en büyük altın adayı olduğunu herkese gösterdi. Taha’nın bu kadar başarılı olmasında bence en önemli etkenlerden birisi ilk güreşe başladığı yaşlarda güreşin teknolojisini, kombinasyon tekniklerini çok iyi öğrenmesi. Taha minderde ilk temel tekniği Sivas Güreş Eğitim Merkezi’nde ve ardından İzmir’de Remzi Musaoğlu gibi teknik bir hocadan aldı. Taha’nın minderdeki müsabaka tarzı ağır sıkletlere hiç benzememekte, adeta bir 55 kg güreşçisi gibi çok süratli güreşmekte. Rakibi 125 kiloluk ağır sıklete iki kez dalma hamlesi yapıp, rakibinin eğilip kalktığını düşünürsek 3’ncü teşebbüste rakip mat olmakta. Yani ağırlar karşılarında Taha’yı bir ağırsıklet değil zapt edilmesi mümkün olmayan bir süper hızlı güreşçi gibi görmekteler. Son söz olarak; Dünya minderlerinde ülkemize altın devir yaşatan Taha Rio’da Olimpiyat Altın madalyasından sonra şimdiki en büyük hedefi 2020 Tokyo Olimpiyatları. Allah rast getire.