Kaç ilçemiz var bizim! 11 tane… Tam bir futbol takımı. Hadi buna takım diyelim, peki bu takımın teknik direktörü kim, başkanı kim?
Kimse kim de, takım oyununu en iyi oynayan, uygulayan, sistemi işler hale getiren, başarı hikâyesi yazan Osman Okumuş’u çok mu abartıyorum, çok mu şişiriyorum, çok mu pohpohlayıp insanların kalbine nakşediyorum diye düşünmüyor değilim.
Değilim de, hakikatlerle yüzleşmenin bir gerekçesi, sebebi olmalı ki, o sebep de Türkoğlu Belediye Başkanı Osman Okumuş’un ta kendisi olunca, gerçek manada hem teknik, hem sosyal belediyeciliğin kitabını yazan adamı, başarılı yerel yöneticiyi büsbütün kıskandırılacak hale getirmenin vebalini taşıyabilir miyim acaba?
*
Beyoğlu belediye başkanlığından sonra iki dönemdir de Türkoğlu ilçesinin başkanlığını yürütüyor. Elinizi kalbinizin üzerine koyun, vicdanınızın sesini dinleyin ve bu adama hak verin!
Türkoğlu’nu aldığında ilçenin hali neydi öyle!
Boklu su üzerinde bir belediye başkanı. Her taraf yıkık, dökük, virane… 23 Nisan Parkı’ndan başka bir sosyal alan yok, insan yaşam standardını yükseltecek ne kültürel, ne sosyal altyapı oluşturulmamış iken, bir ziraat mühendisi çıkıyor, yeteneğini de ilave ederek, ilçeyi abad ediyor.
Enkaz devraldığı belediyede, ilçede harikalar yaratıyor şimdi.
*
İstanbul için taşı toprağı altın derlerdi. Ben bu geleneksel hale gelmiş kavramı Türkoğlu için çeviriyorum, bugün Türkoğlu’nun taşı toprağı altın.
Nedenlerine gelince…
Artık bir sanayi ilçesi. 50’ye yakın fabrika var ve binlerce insan bu fabrikalarda çalışıyor, ekmek yiyor, ev geçindiriyor. Daha merkezdeki Tomsuklu OSB’yi hayata geçiremezken, bu genç adam ilçesinde OSB’yi kurdu, yatırımcılara her türlü kolaylığı gösterdi, kapıları açtı onlara.
Şimdi de ikinci bir OSB geliyor ilçeye. Gıda Organize Sanayi Bölgesi… Düşünün 5 bin kişi istihdam edilecek. İşsizlik bu ilçede yaşanmıyor, yaşanmayacak.
Türkiye’nin dördüncü büyük cezaevi bu ilçeye yapılınca, ilçenin çehresi ve kaderi değişti. İlçenin nüfusu arttı, 100 bine geldi dayandı neredeyse. Sosyal yaşama ve piyasalara canlılık, hareketlilik geldi. İnsanların yüzü gülüyor bu yüzden.
Ha, kıskanan var mı, çooook. Şunu diyorum, kıskananlar çatlasın, patlasın!
*
Daha metropol ilçelerimizin kendilerine ait hizmete sarayları yokken, bu delikanlı, bu hizmet eri Okumuş, belediye binasını bitirdi, hizmete soktu, yanına da kaymakamlık binasını yaptırarak, vatandaşın yaşamını kolaylaştırma adına olumlu icraatlar sergiledi.
Okçuluk alanlarını, yarışmalarını, ülke geneline ilçesini açmalarını, at besleyip insanlara hayvan sevgisini aşılamasını, Bodrum’a özenerek evleri beyaz badana ile boyamasını, boklu derelerin üzerini kapatıp, insanları pis koku teneffüs etmekten kurtarmasını, yeşil alanların sayısını artırarak, insanlara yaşam alanı açmalarını bir kenara bırakıyorum.
*
Sportif tesisleri başlı başına birer şaheser. Fazla yazıp, uzatmak istemiyorum.
Basın dostu olması ayrı bir meziyeti. Gülüyor, gülümsemek ona yakışıyor, basın ile arasına maske kadar mesafe koysa da, gönlüne söz geçiremiyor.
Basını seviyor, basın da kendisini…
En önemlisi ilçeye yakışıyor!