Eğitimde reform konusunu son iki yazımda değerlendirmiştim. Önceki yazılarımda bir anlamda eğitimde sorunun ne olup olmadığını ortaya koymuştuk. Okuyucularımın önceki iki yazıyı okumalarını öneririm. Bu yazımda ise yüksek öğretimde reform konusunu değerlendireceğim.
YÖK’ün internet adresinden () Yükseköğretim ile ilgili tüm istatistiklere erişmek mümkün. Buradan aldığım bazı istatistikleri sizlerle paylaşayım:
Öğrenci sayısı
2022-2023 eğitim öğretim yılında 208 yükseköğretim kurumunda toplam 6.950.142 öğrencinin 6.204.078’i devlet üniversitelerinde, 735.433’ü vakıf üniversitelerinde, 10.631’i vakıf meslek yüksekokullarında öğrenim görmüş.
Zaten eleme ve yönlendir olmadığından 7 milyon genç üniversitelerde bir umut diye bulunuyor. Milyonlarca veli katlandığı fedakârlık, devletin yüklendiği ekonomik yük hep bu gençler için. Beklentiler karşılanabiliyor mu? Bir akademisyen olarak emin değilim!
2021-2022 akademik yılında yükseköğretim kurumlarından mezun olan sayısı toplam 903.673 kişi olarak belirlendi. Her yıl sisteme dahil edilen 1 milyon öğrenciyi istihdam edecek ekonomimiz maalesef yok. Bunu yıllar önce yazmıştım. Bu ekonomik büyüklükte maalesef mezunların önemli kısmının işsiz kalması mukadder.
Akademisyen sayısı
2022-2023 eğitim öğretim yılında toplam 184.566 öğretim elemanının 154.981’i devlet üniversitelerinde, 29.338’i vakıf üniversitelerinde, 247’si vakıf meslek yüksekokullarında bulunuyor.
Öğretim elemanlarının 34.280’i profesör, 22.462’si doçent, 44.216’sı doktor öğretim üyesi, 37.039’u öğretim görevlisi ve 46.569'u araştırma görevlisi olarak görev yapıyor.
Akademisyen yetiştirme sisteminin reforme edilmesi şart. Derhal üniversite dışında akademik unvan alınmasına ve kullanılmasına son verilmeli. Birde akademisyenlerin özlük hakları konusunda düzenleme yapılmalı.
Öneri
Üniversitelerle ilgili olarak AK Parti 2002 Se çim beyannamesinde “Üniversitelerde köklü bir reforma ihtiyaç vardır” ifadesine yer verilmişti. Bunu günümüzde de önemli bulmaktayım. Yükseköğretimde yapılacaklar ise özetle şu şekilde önerilmekte:
-YÖK’ün, üniversiteler arasında koordinasyon sağlayan, standartlar belirleyen bir yapıya kavuşturulması;
-Üniversiteler idari ve akademik özerkliğin güçlendirilmesi; demokratik bir ortam özgür bir foruma dönüştürülmesi,
-Öğretim elemanı, fiziki altyapı, dokümantasyon ve donanım ihtiyacının karşılanması;
-Akademik yöneticinin seçimle işbaşına gelmesi;
-Meslek yüksekokulları, üniversite bünyeleri dışında, ara insan gücü yetiştirecek bir şekilde ayrı bir grupta toplanması...
Bize eyvallah demek düşer! Galiba en büyük reform fabrika ayarlarına dönmek. Formunu korumak için reform şart.
Son söz: Bu at bu arabayı çekmez.