Biz misafirpervere toplumuz, gelene kapıyı açar, içeri buyur ederiz. Sonra da karnın aç mı der, yer sofrası açarız. Kısmetinde ne varsa, Rabbim o gün hangi rızkı verdiyse, ikram ederiz.
Misafiri severiz oldu bitti. Yemez yedirir, yatmaz yatırırız.
Depremden sonraki misafirimiz seçim oldu. Nihayetinde seçimde deprem kadar bu ülkenin gerçeği. Konuşmazsan, yazmazsan, yorumlamazsan, paylaşmazsan olmuyor. Demem o ki, şimdilerde seçim geçimin de, depremin de önüne geçmiş durumda.
Durumda ama deprem gerçeği hayatımızın her anında, her alanında kendini hissettiriyor. ‘Ben daha bitmedim, rehavete kapılmayın, dünya malına tamah etmeyin, ölümü düşünün ve buradayım, her an kapınızı çalabilir, her an sizi ölümle burun buruna getirebilir, canınızı yakabilir ve evinizi başınıza yıkabilirim!’ dercesine…
*
Allah yalanı sevmez, seçimin erteleneceğini düşündüm. Kişisel görüşümdü tabi. Bu kanıya neden vardım derseniz, depremin yaraları daha sarılmamışken, enkazlarla birlikte canlar, hatıralar ve hayaller toprağa gömülmüşken, insanları aş ve iş kaygısı sarmışken, buna meclis matematiğini ve de anketleri ekleyin, dedim; ‘Bu seçim ya sonbahara kalır, ya da önümüzdeki yıl yapılacak mahalli seçimlerle birlikte…’
Yanılmışım!
Sayın Cumhurbaşkanı 10 Mart’ta çıktı, ‘Seçim 14 Mayıs’ta yapılacak’ dedi ve karar da Resmi Gazete’de yayınlandı. Sayın Recep Tayyip Erdoğan ne derse o, ötesi yok. Çünkü patron O…
*
Deniliyor ki, AK Parti’de mevcut milletvekillerinin hiçbiri aday gösterilmeyecek! Olur mu, olmaz diye bir şey yok. Zira kamuoyu nezdinde sınıfta kalan milletvekilleri, muhtemelen yeni dönemde olmayacaklar. Ancak, siyaseten bu şehrin hafızası, şehrin tam alanlarında ve bireysel ilişkilerde vazgeçilmez isim olan Ahmet Özdemir’in milletvekili olmasa da partide önemli ve ciddi bir görev alacağını düşünüyorum.
Bu arada, depremle birlikte şehirden hiç ayrılmayan, bölgenin koordinatörlüğünü üstlenip, bu görevi de başarı ile yürüten İçişleri Bakanı sayın Süleyman Soylu’nun birinci sıraya konularak kaybolan oyları toparlama, partiyi şahsım şehrinde makine ayarlarına döndürme noktasında etkin rol oynayacağı düşünülerek böyle bir tercih konuşuluyor şu sıralar.
Böyle bir tercih ters teper mi, yoksa rakiplerine nal toplatır mı, yakında öğreniriz.
Çünkü depremin her anında, her alanında vardı, var olmaya devam ediyor.
Peki, ilk 8’de kimler olur, kimler olmalı derseniz, bu meselede herkesin kafasında bir liste var. Herkes gönlünden geçen isimleri sıralıyor. Kamuoyunda karşılığı olan isimlerden çok, sayın Erdoğan’ın belirleyeceği isimler bizi mecliste temsil edecek! Çünkü bugüne kadar vatandaşa sorulmadı, ‘Kimleri milletvekili olarak görmek istiyorsunuz!’ diye.
Ve ismi çokça konuşulan, temsil yeteneğine herkesin güvendiği isim, Fatih Erkoç…
*
Bizde istiyoruz ki, bu şehri bilen, Şeyhadil’de ziyaret edip fatiha okuyabileceği yakınları, akrabaları olan, bu şehrin rengini, kokusunu ve dokusunu özümsemiş, partinin mutfağından gelmiş, zaman ve emek harcamış, davasına ihanet etmemiş kimlerse, onlar bizi temsil etsinler.
Yani temsil yeteneği olanlar…
Yoksa, totodan 13 tutturur gibi, milli piyangodan çıkar gibi gökten zembille iner gibi, paraşütle havadan atlar gibi gelenlerin bu şehre hiçbir yararı olmadı.
Kendilerinin kendilerine, akrabalarına, yakınlarına oldu ne olduysa…
Vatandaştan ve bu şehrin sorunlarından uzak insanlar, bize uzak olsunlar!
*
Aynı düşüncelerim millet ittifakını oluşturan partiler için de geçerli.
İYİ parti mesela… Şahsım memleketinde neredeyse ana muhalefet partisi konumuna geldi. Üye sayısını artırdı, halkın gönlündeki teveccühün üstüne üstüne koydu, ‘yarın seçim olsun, 2 milletvekili garanti, 3’ü de zorlar’ denilecek hale getirdi, milletvekili aday adaylarının kalitesi her yerde konuşulur olunca, iyi giden İYİ Parti seçimin ve vatandaşların güvenilir limanı oluverdi.
Kimseye ayrıcalık tanıdığımız yok. Bildiğim ve sizin de farkında olduğunuz bir gerçek var, Ali Öztunç bu şehre lazım siyasetçi. O’na Türkiye’nin dört biryanında ‘atom karınca’ diyorlar. Boşuna değil yani. Keşke her partide bir atom karınca olsa!
Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı sayın Mansur Yavaş ile yürüttükleri koordinasyon sayesinde, oyunu, güvenini ve teveccühünü artıran yegane siyasetçi gözüyle bakılıyor. Haksız da sayılmaz yani.
Banko arıyorsanız, işte sayın Ali Öztunç!
*
Evet seçim, depremin önüne geçti. Özellikle AK Partideki aday adaylarına bakıyorum, temayülü falan vazgeçtim, 8 Nisan’da 8 kişilik liste yapmakta zorlandım. Herkes aday adayı, herkes potansiyel milletvekili. Evde oturmaktan canı sıkılan, Trabzon Bulvarına gitmeye özü doymayanlar, iş olsun diye siyaseti ve memleketi sevdiğini söyleyenler, yapacak başka işi olmadığından siyaseti angarya veya geçim kapısı olarak algılayanlar, ki çoluk çocuk dahil, iki kere ikinin dört ettiğinden kuşku duyanların (birkaç isim var, onlar müstesna ve sözüm meclisten dışarı) aklında fikrinde milletvekili olmak yatıyor.
Rabbim, sen aklıma mukayyet ol!
Birkaç güne kadar diğer partileri de yazarız inşallah, maşallah, hamdolsun!