Depremin yıkıcı ve yaralayıcı hukuki sonuçlarından birisi de çocuğa vasi atanması. Çocuklar kural olarak anne ve babasının velayeti altındadır. Ancak bazı durumlarda çocuk ile anne baba arasındaki velayet ilişkisi sona ermekte, bu durumda çocuğa vasi atanması gerekmektedir.
Anne-babanın vefat etmesi veya çocuğun bakımı ve korunmasını üstlenemeyecek durumda olmaları halinde mahkeme tarafından çocuğa vasi atanmaktadır. Deprem dolayısıyla ne yazık ki birçok çocuk anne babasını kaybetti, kimsesiz kaldı. Anne babasını kaybeden çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve korunması kimi zaman dedesi, amcası, halası, teyzesi vesair yakınları tarafından; kimi zaman ise başka bir yakını tarafından üstlenilebiliyor. Bu noktada; çocuğun bakımını, yetiştirilmesini, mallarının korunması ve yönetilmesini üstlenmek isteyen kişi sulh hukuk mahkemesine başvurarak vasi olarak atanma talebinde bulunması gerekmektedir.
Vasilik; velayet kadar geniş yetki tanımamakla birlikte çocuk adına birçok işlemin yapılabilmesini sağlıyor. Çocuk adına veraset ilamı alınması, miras mallarının intikali, okula kaydının yapılması gibi işlemler vasinin yapabileceği işlemler. Ancak; çocuğun ikametinin değiştirilmesi, mallarının satılması, kiraya verilmesi, nakit paralarının harcanması, işyerinin ve işletmenin devri, çocuk adına dava açılması gibi çocuğun menfaatini etkileyen konularda vasilik yeterli olmuyor. Vasinin böyle işlemler yapabilmesi için mahkemeye ayrıca başvurarak bu yetkilerin kendisine özel olarak verilmesini istemesi gerekiyor. Çocuğa ait altın, senet gibi kıymetli evrakların güvenli bir yerde saklanması da vesayet makamının yani mahkemenin gözetiminde yapılıyor.
Vasilik; kişiye birçok yetki verdiği gibi bu yetkinin bir karşılığı olarak sorumluluk da yüklüyor. Vasi; çocuğu özenle büyütmek, yetiştirmek ve ona bakmakla yükümlü. Bunun yanı sıra çocuğun malvarlığını da özenli bir yönetici gibi yönetmekle sorumlu. Mahkeme; vasinin göreve başlaması ile birlikte, çocuğun malvarlığının tespit edilmesi amacıyla defter tutmak üzere bir kişiyi görevlendirir. Bu kişi; vasi ile birlikte çocuğun mallarının deftere kaydını yapar. Devam eden süreçte vasi de bu defter üzerinden kayıtları tutarak çocuğun malvarlığını yönetir ve her yıl mahkemeye bir hesap sunar. Mahkeme; defteri inceleyerek vasinin çocuğun mallarını gereği gibi yönetip yönetmediğini denetler.
Vasi; çocuğun vasiliğini yaparken ve mallarını yönetirken çocuğa verdiği zararları tazmin etmekle yükümlüdür. Vasi atanan çocuğun, vasiden tazmin edemediği zararları vesayet makamı yani mahkeme tazmin etmekle yükümlüdür. Mahkeme; tazmin ettiği zararı vasiye rücu edecektir. O yüzden; vasilerin kendi malvarlığını nasıl koruyorsa vasi atandığı çocuğun mallarını da o derece özenle korumak zorundadır.
Vasi atanma süreci; karmaşık ve komplike bir süreç olduğundan, vesayet makamı(sulh hukuk mahkemesi) ve denetim makamının(asliye hukuk mahkemesi) ayrı ayrı izinlerinin alınması gerektiği çok fazla husus bulunduğundan bu sürecin bir avukatla yürütülmesi gerekmektedir. Aksi takdirde çocuk veya vasi mağdur olabilir, hak kaybına uğrayabilir.