Büyük düşünürler yetiştirilememesini dert edinenlerden biri de fıkıh âlimi Abdülkerim Zeydan’dır (1921-2014). O “İslam Hukukuna Giriş” kitabında (S.224-225) hukukçuların taklide yönelmesini üç faktörle izah etmektedir:
1-Siyasi otoritenin teşvik ve yardımlarının azalması
2-Bilim insanlarının tembelliği
3-Özgüvenin zayıflamış olması
Türk-Müslüman toplumlarda ilk iki iddia hakkında çok şey söylenmiş üçüncüsü üzerinde daha az durulmuştur. Özgüvenin zayıflaması iddiası önemsenmesi gereken bir konudur. Özgüvenin zayıflaması özellikle büyük meselelerde görüş (içtihat) açıklamadan çekinilmesine neden olmuştur. Buna baskıcı idareler/toplumlar fikir üreten kişileri hedef aldıkça zamanla “fikir açıklama kapısı tamamen kapandı” düşüncesi daha fazla kabul görmüştür. Özgüven olsa idi en azından aydınlar korku, çekinme ve kuşku duymadan cesaretle düşüncelerin(in) peşine düşer bedellerini öderlerdi.
Hz. Ömer, “Bugün vermiş olduğunuz hüküm, yaptığınız araştırma ile doğruyu bulduğunuzda hakka müracaat etmenize engel olmasın. Hakka müracaat batılda ısrar ve devamdan daha hayırlıdır” demektedir…
Öneri
Hz. Ömer’in bu sözünde yeni görüş üretmeye teşvik vardır. Bu sözle, modern bilimin bilgi üretim süreci önerilmektedir: “a-Mevcut bilgi var veya yoktur, b-Yeniden araştırma (research), c-Yeni bir sonuç.”
Meseleleri yeniden araştırmanın (research) hiç mahsuru yoktur. Bu yöntemle belki mevcut bilgi teyit edilir, belki de yeni bir sonuca ulaşılır. Bu yeni sonucu açıklamak özgüven ve cesaret gerektirir.
İki mezhep kurucusunun şu sözleri de özgüveni teşvik edici niteliktedir: İmam Malik; “Peygamberimizin sözleri hariç herkes dilediği sözle hareket eder, dilediğini de bırakır.” Ebu Hanife ise “Tabiiler adamsa biz de adamız onlar içtihatta bulunduğu gibi biz de içtihatta bulunuruz” demektedir…
Sonraki dönemlerde bırakın “yeni sözü” kapıyı azıcık aralayıp ışık gelmemesi için bir kesim yoğun caba sarfetmiştir.
Binlerce yılın birikiminden, tarihi tecrübesinden yararlanarak, büyük rehberler yetiştirip, kendimize güvenerek, günümüzü ihya, geleceğimizi inşa etmek zorundayız.
Son söz: Her eski iyi, her yeni kötü değildir.