Önceki yazımda cevabını aradığımız soru şuydu: İnsanın değerini (önemini) sosyal statüsü mü belirler? Bu soruya “belli ölçüde” cevap bulmuş olduk. Büyük düşünce insanı Îmam-ı Gazzâlî (1058–1111) insanlarının çoğunluğunun güçlü ve başarılı olanın (statü sahibi diye okuyabilirsiniz) doğrusunu veya hakikatini doğru veya hakikat olarak sahiplenmeye eğilimli olduğunu ileri sürmektedir. Bu durumu şu şekilde özetlemiştim: “İnsanların azı gerçeğin peşindedir.”
Bu yaklaşımla toplumumuzda günlük işleyişte “güç” faktörünün etkisini gözlemleme yanında doğu hatta tüm mağlup toplumlarının batıyı niçin taklit ettiğinin de cevabını bulabiliriz. Bu cevabı yazının sonuna bırakarak, Gazali’nin iddiaları ile ilgili olarak modern bilimsel araştırmalar nasıl sonuca ulaşmıştır onu müzakere edelim. 20 ve 21. Yy’da insanın doğası üzerine yapılan bilimsel araştırmalar birçok yönü ile insanın daha iyi anlaşılmasına imkân tanımıştır. Peki bunlar Gazali’yi haklımı bulmuştur?
Öğrenme
Konu ile ilgili araştırma yapan büyük isimler arasında Albert Bandura (1925-2021) da yer almaktadır. Bandura, Sosyal Öğrenme Kuramı ve Öz Yarar Teorisi üzerindeki çalışmalarıyla tanınan Kanadalı ünlü bir psikologdur.
Bandura’ya göre, birçok insan, modeli gözlemleme yoluyla öğrenir. Gözlemleyerek -model alma ile- öğrenmeyi etkileyen faktörleri A. Bandura üç gruba ayırmış: Gözlemcinin özellikleri, davranışın özellikleri ve modelin özellikleri. Bunlarla ilgili oldukça geniş ayrıntı bilgiler ilgili kitaplarda vardır. Bunları tüm ayrıntıları ile incelediğimizde “model” (modelin özellikleri) diğer faktörlerden daha etkili bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Model (örnek), durum ve niteliği benimsenmeye değer kimse veya şey olarak açıklanmaktadır (TDK). Örnek almak, bir kimseye huy ve davranışta uymak, birini ölçü olarak benimsemek anlamındadır.
Haldun Taner’in şu tespiti de aydınlatıcıdır: "Atatürk sarı bıyıklarını kestiğinden bu yana devlet adamlarının çoğu onu örnek aldılar." Günlük hayatta örnek alınanın kıyafeti, konuşması vs taklit edilmeye çalışılır.
Statü
Bu noktada soru şudur: Model alma önemli ise örnek almayı etkileyen en etkili faktör nedir? Bu sorunun cevabını uzmanlar “en belirleyici faktör statüdür” şeklinde vermektedir. Gözlenen modelin statüsünün taklit etme davranışı ile ilişkisi konusunda yapılan araştırmalardan şu sonuçlar çıkmaktadır (A.Kaya, Eğitim Psikolojisi):
a) Gözlenen model gözleyen kişiden daha yüksek bir statüye sahipse, bu modelin davranışları en üst düzeyde taklit edilmektedir.
b) Gözlenen model, gözleyen kişiden daha düşük bir statüye sahipse, bu modelin davranışları taklit edilmemektedir.
Yani insanlar statüsü yükseldikçe eylemin sonucu ne olursa olsun daha fazla model alıyorlar, statü düştükçe daha az model alıyorlar. Yüksek statüden ne anlamalıyız? Saygınlık! Yani bizim için itibarı ne kadar yüksekse -saygınlığı ne kadar yüksekse- model alma olasılığı daha yüksek demektir. (Psikolog Y.Alkaya).
Buraya kadar Îmam-ı Gazzâlî (1058–1111) ve Albert Bandura’nın (1925-2021) düşünceleri çerçevesinde konuyu müzakere ettik. İki büyük isim arasında 1000 yıl gibi fark var. Gazali 1000 yıl sonra teyit edilmektedir. Bu onun İslam Dünyasında neden etkili olduğu sorusuna bir açıklama olabilir.
Ebeveynler eğitimciler, vatanseverler ne kadar çabalarsa çabalasın gençler/toplum “rol modeli” olarak galipleri (güçlü, başarılı vs) olanları taklit etmektedir. Rol model, davranışları, karakter özellikleri veya özel nitelikleriyle başkaları, özellikle gençler tarafından örnek alınan ve taklit edilen kişi anlamındadır.
Bugün sadece gençler mi güçlüleri taklit ediyor? Toplum batı kültürünü niçin taklit ediyor dersiniz?
Son söz: Mağluplar (zayıflar) galipleri (güçlüleri) taklit eder.