Ne güzel bir kelime! Duyana esenlik veriyor, söyleyene itimat telkin ediyor. Allah-u Teâlâ’nın güzel isimlerinden birisinin de es-Selam olması O'na karşı tazimimizi arttırıyor.

Kelime manası, dertten, beladan, ayıptan, kusurdan uzak olmak, her türlü noksandan ötede bulunmaktır. Kuran-ı Kerim'de "O, Selamdır, Mümin'dir, Müheymindir" (Haşr-23) biçiminde geçiyor. Zamanı tanıyan insan ileriki vakitlerde sahip olduğu şeylerin elinden, zihninden çıktığını görünce ister istemez aynı şeyi bütün içinde düşünme ihtiyacı duyuyor ama Allah-u Teâlâ kulunun bu fikrinin doğru olmadığını bu ismi şerifinin hikmeti olarak belirtip kendisinin ebed de bil kusurlardan uzak olduğunu söylüyor.

İnsan olmak ne garip bir cilvedir. Hem var, hem yok, hem her şeyin sahibi hem de hiçbir şeyin. İnsan her şeyi kendisi gibi düşünmekte ve bunun sonucu olarak fikrinin ileriki safhalarında metafizik âleme geçebilmektedir. Mal, mülk, saltanat, ilim, gençlik hayatın imkânları içinde bizden alınıp başkalarına verilmedi mi? Bu gün onlara yarın bize.

Es-Selam ismi kullarını dünyada da ahirette de selamete, esenliğe çıkarandır manasına gelir. Allah-u Teâlâ kullarını dünyada barışa, güvene huzura çağırır, bunu da seçtiği peygamberler vasıtası ile yapar. Akıl rabbini bulmak zorunda mı değil mi? Akıl, yaratan meselesini kendisine problem yapabilecek kapasitededir ama düşünce tarihi bunun engellerini bize gösterip Tanrı hakkında düşünmenin hiçte kolay olmadığını söylemektedir. Allah kullarının selametini niye istemektedir? Yarattığı varlıklara kendi çevrelerinde özellikler veren Allah-u Teâlâ insana farklı bir durum bahşetmiş onu akıl, irade sahibi kılarak özgür bir alana taşımıştır. Allah iyilik ister, onu teşvik eder ve bunun yollarını belirtir. İlk peygamberden son peygambere kadar Tevhid çizgisi sürüp gelmiş bu görev daha sonra âlim insanların elinde şekillenmiştir. İnsan yaşadığı sürece başına gelen iyilik ve kötülüklerde sığınacak bir yer arar sevgisini paylaşmada, acılarını azaltmada bir sıcak dostluk ister. Kuran-ı Kerim bizimle konuşuyor, dertlerimize ve sevgilerimize ortak oluyor. Aslında Kuran’da konuşan yüce Yaratıcıdır. Sığınılacak yer İslam’dır. Çünkü İslamitikat, ahlak, sosyal hükümleri ile beşeriyetle uyuşmakta onları muhafaza edip geliştirmektedir. İslam hükümleriincelendiğindeonların harikalar üzerine değil akıl, adalet, ihsan esasları üzerinde yükseldiği görülür. İslam’da aklın, ilim ve hikmetin çok büyük bir mevki vardır. Hürriyet ve hukukta eşitlik esaslarını en sağlam bir şekilde tespit eden yüce şeriat insanların umut ışığını canlı tutar ve insanları eskilerin masallarına hurafe vebatıl itikatlara, zanna inanmaktan alıkor. Hayata intizam yükseklik verir. İslam'ın bütün hükümlerinin temelinde kolaylıkvardır ve dinin en büyük düşmanı cehalet, zulüm, haksızlık, baskı ve hurafelerdir.

Ne zaman anarsam seni

Kararım kalmaz Allah’ım

Senden gayrı gözüm yaşım

Kimseler silmez Allah’ım

 

Sensin dillerde okunan

Sensin ismi baki olan

Senin aşkına dokunan

Kendini bilmez Allah’ım

 

Sen yarattın cismi canı

Sensin düzen bu cihanı

Mülk senindir kerem kanı

Kimsenin olmaz Allah’ım

 

Okunur dilde destanın

Açılır bağu bostanın

Sen baktığın gülistanın

Gülleri solmaz Allah’ım

 

Aşkın bahrine dalmayan

Canını feda kılmayan

Senin cemalin görmeyen

Meydana gelmez Allah'ım

 

Âşık Yunus seni ister

Lütfeyle cemalin göster

Cemalin gören âşıklar

Ebedi ölmez Allah'ım

(Yunus Emre)