Coğrafya kaderdir. Belki yüzyıllar önce söylenmiş ancak günümüzde de geçerliliğini koruyan bir analiz. Sözün sahibi,14.Yüzyıl düşünürlerinden olan devlet adamı ve tarihçisi İbni Haldun’dur. Ünlü tarihçi Toynbee, İbn’i Haldun için’ Herhangi bir zamanda, herhangi bir ülkede, herhangi bir zihin tarafından yaratılmış en büyük tarih felsefesinin sahibidir’. Der.
Peki, coğrafya nasıl kader olur? Mesela güney coğrafyalara baktığımız zaman siyah ırkın daha fazla bulunduğu, kuzey coğrafyalardaysa beyaz renkli insanların yoğunlukta olduğunu görüyoruz. Yani beyaz renkli bir insan olarak bir siyahî de doğabilirdi veya terside olabilirdi. Coğrafyanın kader olduğunu buradan da anlıyoruz. Yani bu ırk ve renkler üzerindeki tüm olgulara o coğrafyanın iklimiyle ve kaderiyle ilişkili olduğunu söyleyebiliriz.
Ülkelerin de bir kaderi vardır. Bulundukları yer, komşuları, denize kıyılarının uzunluğu, enerji merkezlerine yakınlıkları vesaire… Bunlar hep o ülkelerin kaderlerini etkileyen faktörlerdir. Şimdi bir İsviçre’nin komşularına bir de Türkiye’nin komşularına bakalım; İsviçre Avrupa’nın tam ortasında ve komşuları; Almanya, İtalya, Fransa ve Avusturya. Türkiye’nin komşularını ise saymaya gerek yok bile. Kim olduklarını, ekonomik ve sosyal hallerini birçoğumuz biliyor. Ne İsviçreliler ne de Türkler kendi komşularını kendileri seçmedi
Şimdi bizim bölgemize bakalım. Suriye, Irak… Durumları ortada... Savaş nedeniyle ülkemizde 2.650.000 Suriyeli mülteci yaşıyor. Irak ve Suriye’yi beraber aldığımızda evlerinden edilmişlerin sayısı 15 milyonu buluyor.
Suriye'de devam eden savaş nedeniyle, Türkiye'ye sığınan Yezidi ve Türkmenler ile İsrail katliamının yaşandığı Filistin'deki halklarda, aynı coğrafyada aynı kederi yaşıyorlar. Dil ve dinleri farklı kaderleri aynı…


Yunanistan nüfusu 10 milyon. Ekonomik olarak ayaklarının üzerinde duramıyor. Avrupa’ya muhtaç. Bulgaristan nüfusu 7 milyon. Ülkenin gençleri soluğu Avrupa’da alıyor. Çünkü ülkede üretim ve istihdam yok. Komşu yaşlılar kampına dönmüş durumda. Gürcistan nüfusu 4 milyon.
Bir de Ermenistan var. Azerbaycan ile savaşın eşiğinde. Nüfusu 2 milyona düşmüş ve yurtdışındaki Ermenilerin gönderdiği yardımlarla ülke ayakta durmaya çalışıyor. Sadece Türkiye’de çalışmak için gelmiş ancak geri dönmeyi düşünmeyen 200 bin Ermeni var…
Şimdi büyük resme bakalım… Türkiye bu coğrafyada kilit aktör… Komşuları ile yüzyıllarca beraber bir çatı altında yaşamış; büyük bir imparatorluğun adalet ve hoşgörü geleneğine sahip bir ulus devlet…Adalet ve hoşgörü genlerimizde var.Bu bir Osmanlı geleneği…Bölgesinde yaşayan tüm halklara kapısını açan; Arap,Kürt, Ermeni,Rum,Arnavut,Yahudi,Slav herkesle kucaklaşan bir gelenek….
Coğrafyamızda enerji savaşları üzerine kirli oyunlar sergileniyor.Halkları birbirine düşüren üst akıl sahnede...Bu oyunu bozacak ülke Türkiye'dir. 'Tarih tekerrürden ibarettir' diye bir söz vardır.Bu coğrafyanın insanları bir gün yine birlikte yürüyecekler,aydınlık geleceklerini beraber inşa edecekler...Ortak yanlarımız çok... Tarihten gelen birlikteliğimiz var... Bölgemizde yaşayan her dilden ve her dinden insanla tarihimizden gelen bir gönül bağımız var...
Yaşadığımız coğrafyayı değiştiremeyiz.Bu coğrafya bizim kaderimiz. Coğrafyamıza birlikte sahip çıkalım. Coğrafyamızı yaşanılır bir hale getirelim.