Kıymetli çocuklar,
Büyük bir tevafukla sizi sevmeyi, sizi eğitmeyi, size karşı sorumluluklarımızı bize öğreten Alemlerin Efendisi’nin (sas) doğumu (Kutu Doğum Haftası) ile sizin bayramınız diye ilan ettiğimiz 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı aynı haftaya denk düştü.
Böylelikle; size hak ettiğiniz kıymeti veren, sizi annelerinizin ve babalarınızın gözlerinin nuru gönüllerinin süruru olarak bize tanıtan ve hayatı boyunca sizin hukukunuzun korunmasına olağanüstü özen gösteren Hz.Peygamber’in öğretileri ile 23 Nisan Çocuk Bayramının anlamını mukayese etmiş olacağız.
“Fukaralık korkusuyla evlatlarınızı öldürmeyiniz. Biz sizin de onların da rızkını veririz.” (En’am Suresi, 151.ayet) buyuran Rabbimizin emri gelmeden önce babalar kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyorlardı. Size bayram tahsis ettiğimiz yüz yıldır anne babalar istemedikleri kardeşlerinizi kürtaj yoluyla hayata gelmeden heder ediyorlar. Onun için sizlerden özür diliyoruz.
Alemlerin Efendisi (sas) kız çocukları ile erkek çocukları arasında ayrım yapan aileleri kınıyor, ikaz ediyordu. Erkek çocuğu dizinde otururken yanına yaklaşan kız çocuğunu yere oturtan sahabesini şiddetle ikaz eden Efendimiz’den 15 asır sonra hala Müslüman toplumlarda kız erkek ayrımı yapılıyor. Kız çocukları eğitimden mahrum bırakılıyor. Sizden özür diliyoruz çocuklar.
“Bugün bir oğlum oldu. O’na atam İbrahim’in (as) adını koydum” buyuran, doğan çocukların annelerinin sütünü emmeden kulaklarına ezan okunmasını, böylelikle ilk işittikleri sesin ezan sesi olmasını arzulayan..bebeğin saçından bir miktar kesilerek ağırlığınca gümüş tasadduk etmemizi, ilk yedi günde akika kurbanıyla Allah’a şükran borcumuzu ödememizi tavsiye eden Efendimiz’den asırlar sonra. Anneler babalar size bayram hediye ettiğimiz yüz yıldan beri, isimlerinizi bize ait olmayan isimlerden seçer oldular. Atalarımızın isimlerini beğenmiyorlar artık.
Geçmişin, abdestsiz çocuk emzirmeyen, sütü bol olsun diye yokluk yıllarında bulgur kavurup yiyen, helal olmayan şeylere el uzatmayan annelerin yerini, vücut hatları bozulacak diye analarınızın ak sütünü sizden esirgeyen anneler aldı yüz yıldır.
Alemlerin Efendisi’nin “annemden sonra annem” dediği, hayatı boyunca hürmette kusur etmediği süt annesi varken, şimdi sizlerin komşunun ineğinden başka süt anneniz kalmadı, biliyor musunuz?
“Ey iman edenler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun. Onun yakıtı insanlar ve taşlardır.” (Tahrim Suresi,6) ayeti bize çocuklarımızın yetiştirilmesi konusunda çok büyük sorumluluklar yüklerken. Asırlarca çocuklarının hem annesi, hem öğretmeni, hem mürebbiyesi olan annelerimizin kollarında hayata hazırlanırken. En zor zamanlarda bile evladı için canını feda eden annelerimizden sonra.
Size bayram hediye ettiğimiz şu son asırda 0-6 yaş grubu kardeşleriniz gibi bakıcıların ve ticari gayelerle kurulmuş kreşlerin insafına bırakıldınız. Birçoğunuz anne şefkatinden mahrum bırakıldınız. İşte bunun için özür diliyoruz sizden.
“Bir babanın çocuğuna iyi bir talim vermekten daha güzel hediyesi olamaz.” Buyuran Peygamberimiz, en güzel ahlak örneklerini insanlığa armağan ederken. Kendi çocuklarını, evlatlıklarını birer insan efendisi olarak yetiştirebilen Efendimiz’den sonra. Çocuğunun okulunu, öğretmenini, servisini, servis şoförünü, ne olduğunu merak etmeyen anne ve babaların saldım çayıra Allah kayıra kabilinden sokağa saldıkları sizlerden özür diliyoruz.
On beş asırdan beri aile müessesinin en kıymetli varlıkları evlatlarımız. Size bayram hediye ettiğimiz günden beri bilgisayarların, televizyon kanallarının, internetin, uyuşturucu çetelerinin, tersinden okunan çağdaşlaşmanın etkisiyle istismar edilen çocuklarımız şimdi suç örgütlerinin insafına bırakılmış durumda. Suça bulaşmış çocuklarımızın % 82’si parçalanmış ailelerin çocukları. Üç günlük ihtirasları yüzünden çocuklarını ortada bırakıp ayrılan anne babalar yüzünden özür diliyoruz sizlerden.
Size kabiliyetlerinizi tespit ederek en güzel eğitimi vermesi gereken ebeveynler olarak, yıllarca süslü sözler ve abartılı bayramlar dışında dişe dokunur bir şey yapmayan bizler. İlk, orta ve lise eğitiminizde koskoca 12 yılınızı heba ettikten sonra önünüze koyduğumuz aşılmaz üniversite imtihanlarıyla sizleri acımasızca eleyen, kazananların sevinemediği, kaybedenlerin ise birden bire sudan çıkmış balığa dönerek hayatın acımasız yüzü ile yüzleştiği şu günde size adam gibi bir eğitim sunamadığımızdan dolayı özür diliyoruz.
Osmanlı’nın 5-6 yaşlarında Kur’an’ı öğreterek kabiliyetlerini tespit ettiği, yetiştirdiği Mimar Sinanlar, Ahmet Karahisariler, tarihe altın harflerle adını yazdırmış sultanlar, kumandanlar, şeyhülislamlar, şairler, tarihçiler ve alimlerden sonra. Şimdi hiç arzu etmediğiniz üniversitelerde okumak, o da yetmez mezun olduktan sonra da eğitiminizle hiç alakası olmayan bir sahada çalışmak zorunda bıraktığımız sizlerden, kısacası hayatı size zehir ettiğimizden dolayı bu 23 Nisan’da da özür diliyoruz sizden.
Çocuklarından sevgiyi şefkati esirgeyen anneler adına.
Okulunu öğretmenini, müfredatını merak etmeden çocuklarını okula yazdıran ebeveynler adına.
Okul servisinin modelini klimasını sorup şoförünü araştırmayan babalar adına.
Çizgi film kanallarının insafına bıraktığı bebelerinin Allah’ın emaneti olduğunu unutan anneler adına.
Çocuklarımızı okul yollarında bekleyen tehlikeleri merak bile etmeyen babalar adına.
“Ölürse yer beğensin, kalırsa el beğensin” düşüncesiyle evlat yetiştirmek yerine evlatlarını ilahlaştıran ebeveynler adına.
Akşamı iple çeken, aklına takılan sorulara babasının asık suratından çekinerek cevap bulamadan büyüyen yavrular, çatık kaşlı babalarınız adına.
“Çocuklarınızla çocuklaşın” buyuran Peygamberimiz’in tavsiyesini unutarak hala dayağı bir terbiye metodu zanneden babalar adına.
Bu 23 Nisan’da da özür diliyoruz sizlerden kıymetli çocuklar.
Kalın sağlıcakla.