“Ne yola çıkabilirsin onla, ne de toplum içine girebilirsin. Seni değil kendini bile düşünemez. Düşünse böyle olmazdı zaten. Toplandığınız arkadaş ortamında sevilmeyen ama mecbur tutulan insanlardır. Her şeye aç ama her şeye de bir o kadar tok olan birisi.
İnsanoğlu değişkendir. Cehalet değişebilir. At gözlüğünü gözünden çıkarabilir. Egoistliğini en aşağıya indirebilir. “
Kimine göre bulaşıcı kimine göre de değildir. Peki, cahil olarak yakıştırdığın kişi de sana “bu cahil” diyorsa? Çivi çiviyi böyle mi söküyor?
***
En sevdiği insanlardan bile dışlanır, sevilmez ve olduğu ortamda bile istenmez. Aynada kendisine baktığı zaman bile kusurlar bulur, o kusurları benimseyemez. Her ne kadar ahlaksız olursa olsun kendisinde olan ahlaksızlığı kabul etmez, inkâr eder. Yapılmasını sevmediği şeyleri başkasına yapmaktan haz alır.
Olaylara karşı yorum yapamaz ama yorum yapmak isterse de araya kaynayıp tenekeden çıkan ses gibi ortada gürültü yapar. Karşıdan gelen bilgileri önemsemez, çünkü kendisinin bilgisini daha doğru olduğuna inat eder. Yapamadığı her şeyi yapmış, görmediği her şeyi görmüş olarak aktarır. Çevresinin ona anlattığı hikayeleri o kendisi yaşamış gibi bir başka çevresine anlatır. Kültürlenemez.
NEDEN BÖYLE DEVAM EDER?
-
Düşüncesizlik,
-
Eğitimsizlik,
-
Aile,
-
Yetiştirilme,
-
Görememe,
-
Öğrenememe,
-
Para hırsı,
-
Özenme,
-
Utanma, çekinme…