24 Temmuz Basın Bayramıydı...
Tarihçesine baktığımızda; Osmanlı'nın özellikle son zamanlarında çıkan gazeteler sansür memurlarının kontrol ve denetiminden geçtikten sonra yayınlanıyordu.
24 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra bu uygulamaya son verilmesi günümüzde "sansürün kaldırılması" olarak adlandırılmaktadır.
Gazeteciler ve basın bayramı 1946 yılında kurulan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından ortaya çıkmıştır.Bu tarihten itibaren kutlanmaktadır.
Bu günün belirlenmesi, gazeteci-yazar Falih Rıfkı Atay’ın teklifi ile olmuştur.
Gazetecilik nedir,ne değildir?.. Bu başlık kafamda şekillenince, internette araştırdım...Yazar Hıncal Uluç ve Cazim Gürbüz aynı başlığı gazetelerindeki köşelerinde kullanmışlar.
Bu başlığı seçmemin çeşitli nedenleri var...
Gazetecilik maskesi altında, gazetecilikten başka her şeyi yapanları görünce bu başlığı seçtim...
Milletine ve ülkesine düşman olup;kalemi ile kin kusup,nefret saçanları görünce bu başlığı seçtim...
Gazeteci olmak, suç işleme özgürlüğüne sahip olmak da değildir.
Gazetecinin tarafı olmaz ama olacaksa haktan, haklıdan ve halktan yana olur.
Gazeteci,kamuoyunu tarafsız, doğru ve hızlı biçimde bilgi ve haber vererek, toplumu aydınlatıp, meslek ilkelerine, kişilik haklarına saygı çerçevesinde hizmet veren kişidir.
Gazeteci, her şeyi bilen değildir; öğrenen, araştıran, kuşkulanıp araştıran, birleştirendir.
Gazetecinin önce kendine sonra topluma karşı sorumluğu olmalıdır.
Gerektiğinde, hata yaptığında özür dilemeyi de bilmelidir.
Ve etik değerlere saygılı ve vicdanlı olmalıdır... İyi araştırmadan yapılan bir haber, birçok insanın,ailenin hayatını kararttı;acı intihar olaylarını gördük.
Gazetecilik ne değildir?...
Gazetecilik, ısmarlama haber yazmak değildir...
Gazetecilik, kişilik haklarına saldırmak değildir...
Gazetecilik, tetikçilik yapmak değildir...
Gazetecilik, kalemini kişisel çıkarlarının hizmetine sunmak değildir...