Günümüze kadar gelen felsefi düşünceler insanı diğer canlılardan ayıran ve insanı adam yapan asıl özelliği gözden uzak  tutmakla yanılmışlardır.

 İnsan tabiatın ve toplumun parçasıdır ama en önemlisi “ ben ne olacağım” diye düşünen ve kaderin kendisi için hazırladığı sonucu merak eden varlıktır. İnsanın böyle düşünmesi asla bencillik değildir. Çünkü insandan başka hiçbir canlı kendi varlığının şuuruna sahip değildir ve insandan başka hiçbir canlının kendi varlığının derinlerine inme çabası yoktur.

Kurumlar dünden yarına tasavvuf adıyla varlıklarını devam ettirip bu güne kadar gelmiş insan inşasının merkezleri olmuştur.

 Dinin sevgi ve aşk boyutun da yaşandığı kurumlar varlığın özüne hakikat mührünü de vurmuşlardır.

 Din: Allah bilgisi yanında Allah aşkıdır eğitim ve öğretimin yanında sırları aralamanın da adıdır.

Yolun erenlerinden olan Mevlana insanlığı aşk alemine katılmaya, bütün mahluklarla birlikte Allah’a ibadet etmenin sonsuz neşesine çağırır.

 İslam medeniyetinden feyz alan Mevlevilik başta musiki olmak üzere en ünlü şairleri yetiştirmiş zarif el sanatlarını geliştirip korumuş ilahi neşenin yanında beşeri zevkleri de yüceltmiştir.

 İnsanın kendi kabiliyetine göre şekillendiği Mevlevilik kamil insan yetiştirme ocağı olmuş varlık yokluk ahengi bestelenip duyan gönülleri irşad etmiş müzik dünyamız şah eserlere kavuşmuştur.

 Bedensel şekillerin de formatlandığı Mevlevilik maddeye şekil verip eşsiz ritm ve beden ahengi de oluşturmuştur.

Bu gün ihtiyacını hissettiğim bazı Mevlevi terimlerini sizinle paylaşmak istiyorum: Ağah ol, Allah derdini arttırsın, Allah feyzini arttırsın, aşk olsun, cünbüşlemek, çerağ, çilekeş, daire, dergah, deste gül, er, eşik, eyvallah, gönül koymak, istiva, kılıflı maşa, meydancı, muhip, post, sır olmak, soyunmak, şebi arus, tennure, züvvar.

Bunların manaları için biraz sabırla yol almak erenlerin dizleri dibinde vakit geçirmek şart.

Mevlanın şu güzel hikmet dolu şiirini okuyalım:

 "Gel muştusu erişti cana

Gel diyor yüceler yücesi

De sen can ol da kanatlanıp uçma

Kurak yerde dalgaların sesi duyuldu birden

De sen balık ol da sıçrayıp denize dalma

Davullar dövdürüp "geri dön" diyor sultan

De sen doğan ol da, avdan eteğin çekip

Sultana doğru kanat açma

Sonsuzluk güneşi aşk yurdunu ışığa boğdu

De sen aşık ol da Sema’a başlama”   (Hz. Mevlana)