İnsan doğası kelimesi insan nedir sorusuna da içinde cevap verirken doğa kelimesini fiziki özelliklerden ziyade insana özgü ve soyut olan değişmeyen, özelliğini ifade ederek insanı tanımlayan bir kavramdır ve böyle bir değişmeyen var mıdır? Varsa bu değişmeyen insan ve yaşadığı toplumda ne olduğunu sormak gerekir. İnsanın yaptığı tanımlar içinde kesin bir tanım yapmak açısından kendisini en çok zor duruma düşmüş olarak bulduğu tanım belki de ne kadar yakın olsa da bir o kadar tarafsız olamaması sebebiyle kendi kendini tanımlama çabasıdır ve bu tanımlamalarda kendi kişilik özelliği ve dönemsel koşullarda etkili olmaktadır. Bu bağlamda insan doğası gibi net olmayan bir kavramı siyaset ile ilişkilendirmek istediğimizde ise siyaset nedir gibi bir soru daha eklenir ve bu soru aslında en çok ta insan ile ilişkilenerek açıklanmaktadır. En genel anlamıyla siyaset insan yaşamını ilgilendiren ve düzenleyen faaliyetler ve bu faaliyetlerin içinde olduğu süreçtir.
Tüm insan doğası ve siyaset üzerine yapılan tartışmalar insandan yola çıkarak siyaset ilişkisini ya da var olan siyasal ilişkileri ele alarak insanı tanımlamaya çalışmıştır. Bu tanımlar iyi-kötü, rasyonel, toplumsal ya da bireyci nasıl ele alırsak alalım insana her dönemde geçerli olmayı başaran bir tanımlama yapılamamıştır. Böyle bir genel geçer tanım olmadığı için her dönemde farklı tanımlar yapılmış toplumsal yapıya ya da dönemin sosyo-ekonomik etkileri ile anlamlandırırmıştır.
Antik Yunanda köle ya da efendi olanın doğasına göre efendi olması anlayışı var olan siyasal düzeni koruma güdüsünün sonucu olarak tanımlanmış. Hristiyanlığın yayılması ile insan doğası günahkâr olduğu için Tanrının seçtiği krallara itaat etmesi istenmiştir. İşçi sınıfı ve burjuvan sınıfının oluşumu ile insan doğası çalışmak ile özdeşleşmiştir. Tüm sistemler kendi varlığına uygun insan yaratma cabasına girişmiştir işin özü.