Sevgili Çocuklar!
Meryem suresi, yüce kitabımızın kırk dördüncü suresidir. Bu satırları okurken "Aa, bakın benim adımı taşıyan bir sure varmış" diyen çok yavrumuz olacak, kendi isimlerinin Kur'an-ı Kerim'de geçmesi onları çok sevindirecektir.
Hz. Meryem İmran ailesinin fertlerinden biridir. Doğmadan önce kutsal mescide adanmış, oranın hizmetkârı olarak düşünülmüştü. Hz. Meryem dünyaya geldikten sonra ailesinin bu dileği gerçekleşti. Ama bazı problemler de yaşandı. Eskiden beri din işleri erkeklere bırakılmış, kadınların din hizmetinde pek yeri olmamıştı. Bu durum Hz. Meryem'le değişti. Dini temsilde bayanların da önemli olduğu vurgulandı.
Mucize, peygamberlerin peygamberliklerine delil olarak Allahu Teâlâ'nın izniyle meydana gelen olağanüstü hallerdir. Her peygamberin değişik mucizeleri olur. Hz. İsa ve Hz. Meryem'in hayatları başlı başına bir mucizedir. Hz. İsa Kur'an'ın diliyle o günkü insanlara daha bebekken şöyle demiştir: "Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı emretti. Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir)."
Sevgili Çocuklar!
Anne babamıza saygılı olalım. Devletimize ve milletimize karşı olan görevlerimizi en iyi şekilde yerine getirebilmek için derslerimize çok çalışıp dikkatli olalım. En büyük sıkıntılar hep dikkatsizlikten doğar. Meryem suresi dikkat eğitiminin zirveye çıktığı olaylarla doludur. Eskilerin dediği gibi "Bakarkör" olmayalım. Hz. İsa'nın hayatı biz Müslümanlar için tecrübelerle doludur. Yaşımız küçük, ellerimiz ufacık da olsa hep Hakk'ın yanında yer alalım.
Yanlıştan uzak duralım.
Sevgiler yolumuzun çiçekleri olsun.