Dedem Korkut bin yıllar öncesinden ‘âlemde şer, Oğuz’da er tükenmez’ derken İbni Haldun yüzyıllar öncesinden ‘coğrafya kaderdir’ demişti. Biri mikroba, diğeri ortama dikkat çekmişti.
İki bilge de sanki tam da bizi ve yaşadığımız sorunları tarif ediyor. Kötü bir reklam gibi ihanetin biri bitip diğeri başlıyor. FETÖ’nün 15 Temmuz istila ve imha operasyonu başarıya ulaşamayınca, terörizmin kirli kataloğundan seçilen kiralık örgütler tekrar devreye alınıyor.
Ne demişti İstiklal Marşı Şairi: ‘Toplu vurdukça sineler, onu top bile sindiremez.’ Milletimiz tam da bu şuurla birlik ve kararlılık göstererek Devletimizi uçurumun kenarından döndürmüştür. Oğuzun evlatları erlik göstermiştir, ama âlem de şer tükenmemektedir
Düşmanlarımız hayâsızca saldırmaktadır. Sadece Ağustos ayında Van, Elazığ ve Bitlis, Gaziantep, Bingöl ve Diyarbakır’da, Cizre ve Hakkâri de yaşanan terör hadiseleri şer odaklarının rahat durmayacağını göstermektedir.
Öte yandan sanki nazire yaparcasına Suriye’deki otorite yokluğundan istifade ile kendilerine yer bulan terör şebekeleri gemiyi iyice azıya almışlardır. Bu türedi terör unsurlarına karşı TSK’nın yürüttüğü operasyon başarıya ulaşıncaya kadar devam etmelidir.
Merhum Akif ‘tefrika girmeden bir millete, düşman giremez’ demişti. Onun için devir birlik olma zamanıdır. Milletimiz; söz konusu vatan olunca devletinin ve hükümetinin yanında yer alarak, dost düşman herkese, bir ve bütün olduğunu göstermiştir.
Sıra hükümetimizdedir. Hükümetimiz artık kandırılmamalı, aldatılmamalıdır. Sayın İçişleri Bakanının emniyet kadrolarının bilmem ne kadarının FETÖ lehine faaliyet gösterdi şeklindeki beyanları tam bir ‘kaht-ı rical’dir. Bu beyan bataklığın en azından yakın bir zamana kadar canlı kaldığının ispatıdır.
Vatanın bağrına hançer dayayanlara karşı en azından bundan sonrası için daha dirayetli olunması gerekir. Mikroplarla mücadele devam etmelidir ancak bataklığı kurutmak için de gayret göstermelidir.
En azından bundan sonrası için gerekli hassasiyet gösterilmelidir. Kamu görevi sen-ben kıstasına göre değil ehliyet ve liyakat esasına göre tanzim edilmelidir. Türk Milletinin namuslu, şerefli, ehliyet ve liyakatli evlatları; vatanlarına, devletlerine hizmet etmek için beklemektedir. Darbe girişiminde gösterilen birlik ve bütünlük kamu kadrolarının şekillenmesinde de kendini göstermelidir.
Şayet bu yapılmaz önceki hatalar tekrar eder ve partizan mantığıyla kamu kadroları doldurulmaya devam edilirse Allah korusun bundan sonra karşılaşılabilecek bir tehlikenin bertaraf edilmesi zor olacaktır.
Sütü bozukların yanlış hesabı milletimizin feraseti ile bir kez Bağdat’tan dönmüştür. Aynı hatanın tekerrürü Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmamıza sebep olacaktır.
Son söz “ Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli”.