Güzel bir özdeyiş:”İhtiyarlık da bir misafirdir, onu ağırlamak gerekir. Bir gün hepimizin kapısını çalacak yaşlılığı ne güzel anlatıyor. Unutmayalım ki hepimiz yarının yaşlılarıyız...
1 Ekim Yaşlılar Günüydü… Türkiye’de 65 yaş ve üzerinde yaklaşık 4 milyon kişi yaşıyor. İlgiye, sevgiye muhtaç yaşlılarımızın sorunlarının en aza indirilmesi ve bunların çözümüne ulaşabilme olanaklarının sağlanması toplumsal görevimiz olmalı…
Yerel bir internet sitesinde ‘Nine –dede’ okulu başlıklı bir yazı okudum… Yazar Ömer Çetiner farklı bir çözüm öneriyor… Beğeneceğinizi umuyorum…
Çocuklarımız bizim en değerli varlıklarımız. Doğdukları günden itibaren yaşantımızı onlara göre programlıyoruz. Onların mutlu olmalarına, sağlıklı ve güvenli bir ortamda zaman geçirmelerine çok önem veriyoruz...
Çocuklarımız kadar değerli birileri daha var. Onların babaanneleri, anneanneleri, dedeleri, bizlerin de anneleri, babaları çok sevdiklerimiz Yine yaşam koşulları gereği, huzur evleri ve yaşlı bakım evleri de gün geçtikçe artmaya başladı. Bizim yıllarca kahrımızı ve cefamızı çekmiş kişileri isteme sekte bir yerlere bırakmak zorunda kalıyoruz. Huzur evlerinin ve yaşlı bakım evlerinin fonksiyonunu ve önemini yok saymak mümkün değil. Küçücük çocuklarımızı kısa süreli bıraktığımız yerlere tamamen teslim etmeyip, şartlarımız uygun olup eve geldiğimiz de tekrar beraber oluyoruz. Nine-Dede pozisyonundaki insanlarımızı da yaşam şartlarımıza göre belirli bir süre bıraktığımız yerlerden tekrar alalım. Bunun en güzel şekli de sosyal bir proje olarak Nine- Dede okulu açmaktır. Huzur evi veya yaşlı bakımevi arasında tercih yapmak zorunda kalabilecek insanlara “Nine-Dede Okulu” tercih seçeneği olabilir ve mutsuzluklarını, mutluluğa dönüştürebilir. Şartları uygun olmayan Nine ve Dedeler de mutlu olmalı, sağlıklı ve güvenli bir ortamda zaman geçirebilmeli. Onların da bir okulu olmalı. Sağlık ekibinin ve konusunda uzman öğretmenlerin olduğu, tam donanımlı, sevgi dolu bir ortam… Ders on dakika teneffüs otuz dakika, ödevleri ise diğer arkadaşlarını dinlemek ve onlara moral vermek olmalı. Çocuklar da olduğu gibi onların da servisi olmalı. Araçlar yaşlarına göre biraz donanımlı. Onlar da okula giderken ve eve dönerken heyecan duyarlar. Günlük monoton hayattan kurtulurlar. Mevsimine göre bazı dersler kırda, bahçede doğal ortamda yapılmalı. Bazı dersler de tarihi ve kültürel yerlere gidilmeli. Doğal güzellikleri olan yerlere geziler düzenlenmeli. Onlara mümkün olduğunca tatlı anılar ve anıları yaşatılmalı. Devam zorunluluğu olmalı fakat yoklama yapılmamalı ...Sağlıksal, bedensel ve torun ile nine-dede ilişkileri dersler zorunlu ...Diğer dersler seçmeli olup isteklerine göre sınıf oluşturulmalı. Bazı özel derslere velileri de katılmalı. Karşılıklı istekler konuşulup tartışılmalı ve genel bir mutabakat sağlanmalı. Hobi bahçeleri, stres atma alanları oluşturulmalı. Yeteneklerini devam ettirecekleri veya yeteneklerini ortaya çıkaracak çalışmalar yapılmalı. Yemek menüleri özel olmalı, vitamin değeri yüksek ve fiziki durumlarına uygun... Ara sıra da geçmiş dönemleri yansıtan mazide kalmış yemek çeşitleri. Geçmiş yıllarda bazı okullarımız yatılı ve gündüzlü idi. Gerekirse bu sisteme uygun bir okul... Öğrencilerin bir kısmı yatılı, bir kısmı gündüzlü olmalı. Hafta sonları ve isteğe bağlı olarak hafta içi de evci çıkabilmeli. Dini ve Milli günlerde özel programlar ve etkinlikler yapılıp çalışmalara katılımları sağlanmalı. Onların mutluluklarının bizleri mutlu, mutsuzluklarının da bizleri mutsuz edeceği hissettirilmeli. Anne ve Babamızın yaşlılıkları nasip olup da onları hoşnut edip, rızalarını ve hayır dualarını alamaz isek vay halimize...