Son yüz yılın en büyük savaşı her geçen gün giderek artıyor. Bizde bu savaşın tam ortasında bulunan en önemli bir parçayız. Hedef belli; Ortadoğu!

**
Bir yandan topraklarımıza komşu ülkelerle girmeye çalışan ABD, bir yandan sinsice yaklaşan ekonomik kriz. Yıllardır ülkemize bahanelerle gelerek ülkeye bölmeye çalıştılar, bölmeye çalıştıkça da bazen yeri geldi bir birine düştüler. 15 Temmuz dediler, vize dediler, Rahip Brunson dediler, dövizle geldiler… Kozlarının hepsini kullandılar. Baktılar olmuyor, tekrar Irak’a, Libya’ya, Mısır’a ve Suriye’ye yaptıkları gibi Ortadoğu’ya yeniden döndüler…

**
Herkes (Avrupa Ve Batı Devletleri) Akdeniz’de Olmak İstiyor
Osmanlı Döneminden bu yana ülkemiz içerisinde bulunan Akdeniz’de suları ısındıran Avrupa devletleri başta olmak üzere, birçok ülke Akdeniz’de söz sahibi olmak istiyor. Doğduğumuz milattan beri milliyetçi bir yapıya sahip olduğumuzu bile bile, dünyada gönüllü askerlik yapan sayılı ülkelerden biri olduğumuz halde, vatanını ve milletini seven bizim gibi ülke olmadığını bile bile, Akdeniz’de oyunlar oynayarak üstümüze gelip, başımıza kral kesilmek isteyenler bir türlü söz sahibi olamadılar. Medyaya her şey yansıyor. Benim bildiğim bir şey bir ülkenin gizli sırrı olarak kalamaz. Son günlerde özellikle Rusya’nın Suriye’de önemli planlar çizmesi, Akdeniz’de tatbikat yapması, en büyük düşmanı ABD’yi tedirgin ediyor. Ortadoğu’dan Akdeniz’e sıçramak isteyen bir ABD karşımıza çıkıyor. Oyunda başroller belli ama dengeler bu kez değişecek. Soğuk savaşın eşiğini Ortadoğu’dan sonra Akdeniz belirleyecek...

**
3 Tarafımız Denizlerle, 4 Tarafımız Hainlerle Dolu
Üç tarafı denizlerle, dört tarafı hainlerle dolu olan cennet ülkemizi yönetmek kolay değil. Göreve geldiği günden bu yana ülkemize savunma sanayinde önemli adımlar attıran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip, kararlı yürüyüşüne kararlılıkla devam ediyor. Üzülerek söylüyorum ki ülkemizde vatandaşların çoğu döviz yükselince ülkenin elden gideceğini düşündüler. Ama unutmadılar ki biz toprak savaşı, vatan savaşı verdik, onlarca olaylar atlattık, bunları nasıl bertaraf ettiğimizi unutmamaları lazım. Eminimin ki bildikleri bir siyasetçinin medya da ‘ülkemiz de ekonomik kriz yok, rahat olun’ dedikleri zaman bir oh çekiyorlar ama içlerinde hala bir düşünce kalıyor. ‘Acaba sonumuz ne olacak?’ yıllarca hep olumsuz şeyler düşünsek te yaşadığımız olumsuz durumların hem millet olarak hem ülke olarak üstesinden geldik. Ben de bir vatandaş olarak halkıma söylemek isterim; başka ülkeden gelecek olan bir zarardan o kadar korkmayın, içimizdeki hainleri bakın! En büyük düşmanlık onlardan gelir.

**
Son Olarak Kısa Bir Hikâye
Yazımın sonunu kısa bir hikaye ile taçlandırmak istiyorum…
Yaklaşık 1 ay önce 24 yıl aradan sonra Fransa’dan, ülkesi Türkiye’ye dönen amcam bana kısa bir hikâye anlattı. Amcama sordum; ‘Amca sen Avrupa’da yaşıyorsun. Sizin medya da ülkemiz nasıl görünüyor dedim? Amcan kısa bir şey söyledi. ‘Hakan yeğenim, inan ki benim çalışmaktan televizyon izlemeye pek fırsatım olmuyor ama akşam iş çıkışı eve geldikten sonra haberleri mutlaka izliyorum. Her izlediğim haberde mutlaka ve mutlaka Dünya gündeminde Türkiye’nin adı geçiyor. Bizim burada Recep Tayyip Erdoğan ne kadar diktatör görünse de, Avrupalı insanlar biliyor ki Erdoğan gerçekten iyi bir yönetici. Ben Fransa’da yaşıyorum yıllardır ve akşamları dışarı çıktığım zaman hiçbir elektrik lambası yanmaz. Neden? Hükümet tasarruf etsin diye. Bunun tasarrufla bir alakası yok. Sen vatandaşı zora bırakıyorsan bunun tasarrufu olmaz. Ama ben 24 yıl sonra tekrar Türkiye’ye döndüm ve yine tekrar ülkeme hayran kaldım. Ben akşamları vaktim az olduğu için gezmek istiyorum ve dışarıya çıkıyorum, lambasız hiçbir yer yok. Benim evimin önünde bile lamba var. Milletini seven bir hükümet var. Bunun tasarrufla bir alakası yok. Kalın sağlıcakla…