Bir sonbahar günü, demokrasi tarihimizin en acı günlerinden birini yaşadık.12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden tam 38 yıl geçti.
O kara günde doğanlar bugün 38 yaşında...
Cuma sabahı radyolardan ve dönemin tek kanalı TRT’den yükselen sesler,birçok şeyin artık eskisi gibi olmayacağının işaretini verdi.
12 Eylül öncesi neredeyse hergün onlarca ölüm haberleri geliyordu. Ülke günden güne kaosa yaklaşır bir durumdaydı.Ne olduysa 11 Eylül günü akan kan 13 Eylül günü durdu.
12 Eylül sabahı,terör ortamının her nasılsa bir günde bıçakla kesilmiş olduğu bir gün oldu.
Akıllara darbe öncesi dönemde, sıkıyönetim yetkisiyle güvenliği sağlamakla görevlendirilmiş olan ordunun görevini niçin yapmadığı sorusu geldi.
Ve 12 eylül sonrası 1 milyon kişi gözaltına alındı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, yaklaşık 100 bin kişi 'örgüt üyesi' olmak suçundan yargılandı. 7000 kişi için idam istendi, 517 kişiye ölüm cezası verildi, 259 kişinin idam dosyası meclise gönderildi, 55 kişi idam edildi, binlerce kişiye müebbet hapis cezası, on binlerce kişiye çeşitli hapis cezaları verildi.
Bir soldan bir sağdan asılan iki isim...Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu...
Ahmet Kaya’nın ünlü eseri Şafak Türküsü’nün kahramanı Necdet Adalı..
19 yaşında bir lise öğrencisiyken cinayet işlediği iddiasıyla 1977 yılında tutuklandı.Suçsuzluğunun ortaya çıkacağından o kadar emindi ki, Ulucanlar Cezaevi'nde arkadaşlarının firar girişimine katılmadı. Kendisini yargılayan hakim Necdet Adalı'nın masum olduğunu iddia etti. Karar şerh koydu. Ancak fayda etmedi. Necdet Adalı 22 yaşındayken 8 Ekim 1980'de asılarak idam edildi. Sonradan suçlular bulundu ama Necdet Adalı geri gelmedi.
Şair Nevzat Çelik’in dizelerinden Necdet Adalı...
Beni burada arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne
Ağlama
Kaç zamandır yüzüm tıraşlı
Gözlerim şafak bekledim
Uzarken ellerim
Kulağım kirişte
Ölümü özledim anne
Yaşamak isterken delice
Darbeciler kendi ifadeleriyle asılan bir solcuyla denge kurmak için bir de sağcı idam etmek istediler. Necdet Adalı'dan sadece birkaç saat sonra yine 22 yaşında bir genç Mustafa Pehlivanoğlu darağacına yürüdü.
Ailesi infazdan üç günden sonra çocuklarını ziyarete geldiklerinde idam edildiğini öğrendiler. Mustafa'dan geriye şu satırlar kaldı ...
"Sevgili anneciğim ve babacığım;
Sizler beni bu yaşa kadar büyüttünüz ve yetiştirdiniz. Benim sizlere karşı islemiş olduğum hataları ve suçlarımı affedin. Hakkınızı helal edin. Ben sizlerin bir evladınız olarak, bugüne kadar Cenab-ı Hakkın ve Onun Resulünün, Yüce Peygamberimizin yolundan ayrılmadım. Alın yazımız böyle yazılmış. Kader ne ise onu çekeceğiz. Ben de kardeşim Haydar gibi bir an önce Allah'ın huzuruna çıkacağım. Eğer benim günahım varsa Cenab-ı Allah'ın huzurunda çekmeye hazırım. Yok, bir yanlışlık sonucu ölümüme karar verenler, idam edenler Allah'tan bulsunlar. Şunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafa'lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah'a inananlarındır.
Bunun için hiç üzülmeyin. Cenazemin arkasından ağlamayın, günahtır. Sizden ricam ağlamayın. Anne, sizlerle helalleşmek isterdim, fakat olmadı. Hakkım varsa, hepinize helal olsun, siz de helal edin. Son olarak, abime, yengeme, yiyenime, bacıma selam eder, haklarını helal etmelerini dilerim. Nişanlıma da selam eder, Cenab-ı Allah'ın mutlu bir yuva kurması için ona yardımcı olmasını dilerim."
Gençlere güzel bir söz:Geçmişimizi anlamadan ve öğrenmeden her geçirdiğimiz zamanı, kaybettiğimizde anlayacağız.