Geçilecek tünel de kalmadı, dönülecek viraj da tükenince, son düzlükte herkes cumartesi günü yapılacak seçime odaklandı. Millet, Ticaret ve Sanayi Odası seçimine kilitlenince, geçimi unuttu. Yani şahsım şehrinde seçim, geçimin bir adım önüne geçti.

Belediye başkanlık seçimleri dâhil, milletvekilliği aday adayı veya aday seçiminde adaylar bu kadar çok sahada olmadılar, bu kadar çok el sıkmadılar, bu kadar çok gönüllere dokunmadılar, bu kadar yeri Çarşıbaşı yoluna çevirmediler, bu kadar çok hal hatır sorup, ‘nasılsın, iyi misin sevgili seçmedim!’ demediler.

Olağanüstü gerginlikler de yaşanmadı, belden aşağı vuruşlar da. İdeoloji partileri dâhil, iktidar ve muhalefet parti temsilcileri, yetenekleri doğrultusunda kendilerini, partilerini anlattılar, kazandılar veya kaybettiler.

Ben işin burasında değilim.

*

Ticaret ve Sanayi Odasında 29 komite var. Şimdi kendini güçlü gören, çevresi olduğuna inanan arkadaşlar komite başkanı olabilmek için harıl harıl oy avcılığına soyundular.

Önce komiteler ve başkanları. Listeler güçlü olmalı, olacak. Rastgele, iş olsun diye, alakasız insanları, ‘uzayan dal bizden olsun!’ cingözlüğü ile alakasız komitelere yazma dönemi geride kaldı.

Daha önce yaşanmadığı için, bazılarımıza garip gelse de, seçimin kaderinde var oy avcılığı. Düne kadar selamı dahi esirgediğin, görmemek için yolunu çevirdiğin insanın ayağına gidip ‘aman gardaşım, yaman gardaşım, oyuna talibim!’ şirinlikleri sergileniyor. Eskiden komitelere rastgele isimler yazılır, mesleğine bile bakılmazdı. Liste tamamlandı mı, komite bitti mi, gerisi mühim değildi. Alakasız insanlar, alakasız komitelerde görev alırlardı.

Bu kez öyle değil. Seçime 2 adayla gidilince, hararet, hareket aldı başını gidiyor. Bir üyeye bir değil, birkaç kez gidilmeyi (hem de birkaç kişiyle) bırakın bir tarafa, birkaç kez de telefon edilmezse, olmuyor.

*

Hem üyenin kendisi, hem de oyu altın demek artık. Güç yetmiyor. Hele gidilen üye pırlanta değerinde ise, komiteye veya meclise girdiğinde kariyer sağlayacaksa, gücünden yararlanılacak isim ise, ısrar ve inadın sonu gelmiyor. Adayın biri bir kolundan çekiştiriyor, diğer aday da öbür kolundan. Neredeyse kolu kopacak üyenin.

Üyeler de sıkıldı bu işten. ‘Bir an önce bitse de kafamız rahata erse!’ diyenlerin sayısı oldukça fazla.

Öyle üyeler tanıyorum ki, sinir krizleri geçiriyor. Uykuları haram etti, namaz vakitlerini bile geçirdiğine çok şahit oldum. Gelen gidenden ziyade, açılan telefonlardan kendi işini yapmaya fırsat bile bulamazken, ‘Ya benimsin, bizimsin ya kara toprağın’ misali, taraf olması isteniyor, oy için söz isteniyor. Neredeyse kutsal kitaba el bastıracaklar.

Görmedim ama belki o da olmuştur.

*

Hafta içinde bir anket rakamları çıktı ortaya. Dijital platformda anketler yayınlanıyor. İddia o ki, kentin en aktif sosyal medya sayfalarından olan birinde Şahin Balcıoğlu önde gidiyormuş, Mustafa Buluntu geriden geliyormuş.

Anketlere takılan biri değilim. Siz inandırıcı bulur musunuz bilemem, adrese teslim ihale gibi, birileri yaptırır, haliyle önde de ben çıkacak değilim. O bakımdan beni bağlamaz anketler, sonuçları.

Yaptıran sevinsin! Yapana sözüm yok, yaptırana bakarım!

Şunu bilirim, seçim ortada. Hiçbir adayın bir diğerine üstünlüğü yok. Kamuoyunda ahkâm kesen kesene. Yok statükocular gitmeliymiş, yok yenilikçiler işbaşına gelmeliymiş, gençlik olaya el koymalıymış.

Kimlerin kimleri kast ettiğini anladınız siz!

*

Gençlik dedik, statüko dedik, yenilikçi dedik, geldik zurnanın zart dediği yere.

Madem statükodan söz açtık, devam edelim, Rifat Hisarcıklıoğlu senelerdir TOBB’un başında. Kimse de ‘Arkadaş artık sen küflendin, kenara çekil!’ demiyor, diyemiyor.

TESK Genel Başkanı, esnafın babası gösterilen Bendevi Palandöken neredeyse 80’e merdiven dayamış, ‘Başkanım sen kenara çekil, artık gençler yönetsin esnafı’ diyen çıkmıyor. Onlar mı bizden akıllı, zeki, biz mi onlardan çok cahil, geri zekâlıyız! Siyasetçilere bakın, torun torba sevme vaktini çoktan aşmış insanlar koltuğa tutkal ile zamk ile yapışmış gibi bırakmazken, bırakın kimin kenara çekileceğine, kimin geleceğine üyeler, yani özetle seçmen karar versin. Kraldan çok kralcılar adayları rahat bıraksalar bu kadar gerilmeyecek toplum, bu kadar sinir uçlarına dokunmayacaklar!

*

Daha önce de sanayicilerin ağabeyi, kalender insan, asil ve beyefendi kişilik Abdulkadir Kurtul, ‘Bizden ol, bize destek ver, başka kapıya gitme sakın!’ baskılarından bıkıp usanmış olmalı ki, yazılı açıklama yaptı, bu işlerle uğraşacak zamanının olmadığından bahisle, ‘Kimsenin yanında değilim, ne senle, ne de başkasıyla…’ diyerek tarafsızlığını ilan etti.

Ne kızı verdi, ne dünürcüyü küstürdü misali, kendince haklı mıydı, bu sayın Kurtul’un sorunu.

*

Erdal Kanbur olayına geliyorum, diyecektim, yer kalmadı.

Yarın…