İnsanların bizim hakkımızda ne düşündüğü ne söylediği ya da ne hissettiği bizim değil onların problemi. Bu tabii ki bizim içinde geçerli bizim karşımızdaki kişiler hakkında ne düşündüğümüzde bizim sorunumuz. İnsanların benimle ilgili düşündüklerinin benim için bir önemi yok. Sizin düşüncelerinizi ben kişisel algılamam. İnsanlar bana ‘’aptal’’ dediğinde de kişisel algılamam, ‘’güzelsin’’ dediğinde de kişisel algılamam çünkü bu kelimeler benim değil onların düşünceleri.
Size ’in Dört anlaşma kitabından bir alıntıyı sizlerle paylaşma istiyorum.
İnsanlar mutluyken bana " sen bir meleksin" diyeceğinizi bilirim ama bana kızgın olduğunuzda "oh sen şeytanın tekisin! çok kötüsün. Bu tür şeyleri nasıl söyleyebilirsin." der.
Her iki halde de söyledikleriniz beni etkilemez. Çünkü ben ne olduğumu biliyorum. kabul görmek, onaylanmak gibi bir ihtiyacım yok. Birisinin bana kim ve ne olduğumu söylemesine ihtiyaç duymuyorum.
Hayır hiçbir şeyi kişisel algılamıyorum. Sizin bakış açınız sizin dünyanızı yansıtır. Siz kendinizle uğraşırsınız, benimle değil. İnanç sisteminiz doğrultusunda oluşturduğunuz fikirleriniz daima kendinizle ilgilidir, benimle değil.
Bana "söylediklerin beni incitiyor" da diyebilirsiniz. Ama sizi inciten benim söylediklerim değildir. Söylediklerim sizin yaralarınıza dokunduğu için incinirsiniz. Sizi inciten sizsiniz.
Sizi incitmiş olduğumu da kişisel algılamam. Bu size inanmadığım ya da güvenmediğim için değil, sizin dünyayı farklı gözlerle, kendi gözlerinizle gördüğünüzü bildiğim içindir. Filmin tümünü zihninizde yaratan sizsiniz.
Bu filmde yönetmen de yapımcı da başrol oyuncusu da sizsiniz. Diğer herkes yardımcı oyuncudur. Bu sizin filminiz.
Filminizi, yaşamla yaptığınız anlaşmalara uygun olarak yaratırsınız. Sizin bakış açınız sizin için kişiseldir. Sizin bakış açınız sizin gerçeğinizdir, başka hiç kimsenin değil. Bu yüzden bana kızdığınızda, kendinizle uğraştığınızı bilirim. Ben size kızmanız için bir mazeret olurum. Kızarsınız, çünkü korkuyorsunuz, çünkü korkularınızla uğraşıyorsunuz.
Korkunuz yoksa bana kızmanız da mümkün değildir. Korkunuz yoksa benden nefret etmeniz de mümkün değildir. Korkunuz yoksa kıskanç ya da üzgün olmanız da mümkün değildir. Korkusuz yaşadığınızda, sevgiyle yaşadığınızda bu tür duygulara yaşamınızda yer yoktur.
Bu tür duyguları hissetmediğinizde, doğal olarak kendinizi iyi hissedersiniz. siz kendinizi iyi hissettiğinizde etrafınızdaki her şey de iyidir. Etrafınızda her şey iyi olduğunda, bu size mutluluk verir.
Etrafınızdaki her şeyi seversiniz, çünkü kendinizi seviyorsunuz. Çünkü olduğunuz gibi olmaktan hoşnutsunuz. Çünkü kendinizle doyumlusunuz. Çünkü hayatınızdan memnunsunuz. Yarattığınız ilmden memnunsunuz. Yaşamla yaptığınız anlaşmalardan memnunsunuz. Huzurlu ve mutlusunuz.
Her şeyin harika, her şeyin güzel olduğu bir boyutta yaşarsınız. bu boyutta algıladığınız her şeyle, her an sevişirsiniz..." demiştir . Bu kuram ışığımız olsun, kendimizi en zor hissettiğiniz durumlarda okuyup, Senin görme biçimin, benim kimliğim değildir diye kendimize hatırlatmalarda bulunalım.