Şiddet tarihi boyunca, tüm dönemlerinde, var olan tüm kültürlerde ve toplumlarda karşılaştığımız bir şeydir.
-Dünya Sağlık Örgütü ise şiddeti; bir bireye, bireyin kendine, bir grup veya topluma kasten yaralanma veya yaralanma tehdidi, psikolojik hasar, ölüm, gelişim bozukluğu veya yoksunlukla sonuçlanan, fiziksel veya duygusal zorlama, güç uygulanılması veya tehditti olarak tanımlamaktadır.
-Şiddet terimi, bireylere veya objelere farklı şekillerde zarar vermeyi hedefleyen, birden ortaya çıkan ve denetlenemeyen aşırı ve gayesiz olabilen eylemler olarak adlandırılabilir
-Şiddet, insanoğlunda tabii olarak bulunan saldırganlık yöneliminin bireysel ya da toplumsal nitelikte, başkasına zarar verecek biçimde sergilemesi, veya kin, kızgınlık, düşmanlık, öfke, nefret gibi duyguların faaliyet gösterildiği saldırganlık dürtüsünün, bazı etmenlerin etkisiyle harekete geçmesidir
-Şiddet eylemi, insanların varoluşundan bu yana ola gelmiştir. Şu anki yaşamımızda da toplum ruh sağlığını ve kişileri doğurduğu sonuçları bakımından olumsuz etkileyen bir davranıştır.
-Şiddet eyleminin yarattığı sonuçları hukuksal açıdan da yer bulduğundan ve günümüzde bu eylemin fazlalaşmasından, birçok çalışmanın konusunun kaynağı olmuştur.
-Şiddet eylemi, kültürel, sosyal, psikolojik, biyolojik, felsefik ve adli bakımdan araştırılmasına ihtiyaç duyulan bir kavram olarak karsımıza çıkmaktadır. Şiddet, uygulanan ve uygulayan üzerinde mühim etkilere sebep olduğu gibi, toplumsal açıdan da ciddi bir mesele oluşturmaktadır.
-Çoğu kez şiddet; kişinin karşısındaki kişiye veya topluluğa karşı kuvvet veya otorite uygulayarak zarar vermesi, bireysel gaye ve menfaati ya da keyfi davranışları için bir başkasının hayatını tehdit etmesi biçiminde açıklanabilir.