15 Temmuz FETÖ darbesi toplumun sinirlerini fena halde gerdi. Herkes, hepimiz neredeyse paranoyak olduk.
 
Devlet OHAL kapsamında 15 Temmuz tarihinden itibaren çeşitli tedbirleri uygulamaya başladı. Bu tedbirleri kapsamında FETÖ/PDY ile bağlantıları gerekçesiyle sayıları 100 bini bulan kamu personelinin görevlerine son verildi.
 
Öte yandan şüyu vukuundan beter sözü hiç bu kadar anlamını bulmamıştı. Medya vasıtasıyla FİTNECİ aynı yapının başka bir darbe girişiminde bulunacağına dair iddialar vatandaşımızı son derece endişeye sevk etmektedir.
 
Devletimizin ulu orta ve sorumsuzca yapılan bu iddialara karşı bir tedbir alması gerekmektedir. Medya sahipleri ve gazetecilerin de ben de gün görmemiş şu komplo teorisi var diyen herkese sayfalarını ve ekranlarını açmaması gerekmektedir.
 
Devletimiz gerekirse sorumsuz ve fütursuzca kokmuş tuzunu! çerçi misali millete satmaya çalışanlara karşı yasal çerçevede tedbir almalıdır.
 
Adalet ve sükûnete ihtiyacımız bulunmaktadır. Kamudan çıkartılan personelle ilgili devletimizin ilgili birimlerinin gerekli hassasiyeti göstereceğine inanmaktayız. Bu konuda Hükümet yasal çerçevede bir kısım düzenlemeler de getirmiştir. İlgili personelin dilekçelerinin titizlikle incelendiğini, haklarında hatalı/yanlış karar verildiği tespit edilenlerin görevlerine iade edileceğini kamuoyuna açıklamıştır.
 
Türkiye bulunduğu coğrafyanın zorlukları ile birlikte düşmanlarının hayâsız saldırıları ile karşı karşıya bulunmaktadır. Bu fırtınadan tek çıkış yolu milletimizin birlik ve beraberliğidir. Şu an Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda olduğu kadar bu birlik ve beraberliğe ihtiyacımız bulunmaktadır.
 
Suriye’de yaşanan sıkıntılar, bölücü terör örgütünün asker ve polislerimize, vatanımıza kasteden alçakça saldırıları Devletimizi zaafa uğratmayı amaçlamaktadır. Şayet devletimiz zaafa uğrarsa milli birliğimiz, vatanımızın bütünlüğü de Allah korusun tuzla buz olacaktır.
Bu sebepten diyoruz ki devir şucu, bucu olma devri değildir. Hepimiz, hep birlikte Devletimizin yanında yer almalıyız.
 
Kesinlikle goygoyculara itibar ve itimat etmemeliyiz. Bunlar velev ki niyetleri kötü olmasa da bu aşamada kaos planlarına hizmet etmektedir. Vakit yılgınlığa, ümitsizliğe düşme vakti değildir. Zaman birlik ve beraberliğimizi daha da güçlendirme zamanıdır.
 
Bir sözümüz de kamu görevlilerine. FETÖ/PDY kapsamında mağduriyet yaşayan kamu görevlilerimiz öncelikle şapkayı önlerine alıp düşünmelidirler. Devletimize karşı din düşmanı, millet düşmanı, vatan düşmanı bu nifak tohumunun şerrine nasıl alet olduklarını düşünmelidirler. Ve kesinlikle Türkiye Cumhuriyeti Devletinin haklarında vereceği kararı saygıyla karşılamalıdırlar.
 
Bu durumdaki kamu personeline bizim sözümüz hakikat bazen Sokrates gibi ‘baldıran zehri içebilmeyi’ gerektirebilir.
 
Bunun yanında haklarında hatalı ve yanlış işlem tesis edilen kamu görevlileri var ise devletimiz bu hususu da çok iyi incelemeli ve vatan evlatlarını bu melanet şebekelerine yem etmemelidir. Devletin en önemli vasfı adalet ve merhamettir. Vatan evlatlarına karşı adaletli davranılmalı, büyük bir yanlışa düşmeyenlere karşı da merhamet edilmelidir.
 
Birlik ve beraberliğimizi her zamankinden daha güçlü kılarak inşallah oldukça zor geçen bugünleri de atlatacağız.
 
Son sözümüz merhum Yahya Kemal’in dizeleri…
Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.
Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın.”