Tarım (İng. agriculture) bitki (fitotekni) ve hayvan yetiştirme (zootekni), bunlardan ürünler elde etme, ürünlerin nitelik ve niceliklerini iyileştirme ve geliştirme, pazara hazırlama ve depolama gibi faaliyetlerin bilim ve zanaatı olarak tanımlanmaktadır.

Bu tanım oldukça geniş olup üretimden tüketiciye kadar olan tüm safhaları kapsamaktadır. Daha öncede birçok kez dikkat çektim, tarım stratejik bir sektördür ve bu nedenle ihmale gelmez. Özellikle 2020’de başlayan Covid-19 pandemisi bize tarımın stratejik önemini bir kez daha hatırlattı.

Tarım ve işletme eğitiminin ikisini de tamamlamış bir akademisyen olarak sektörün önemini bilme yanında sorunlarını yakından takip etmekteyim. Üniversite tarım ekonomisi dersini veren hocamızın “Türkiye’de tarımının sorunları tarımsal işletmecilik geliştirilmeden çözülemez” sözleri o günden beri dikkatimi çekmektedir.

Kar amacı

Genel işletme derslerinde “işletme” insan gereksinimlerini karşılamak için mal ve hizmet üretilen iktisadi birim olarak tanımlanmaktadır. Tanımda dikkat ederseniz kâr kavramına yer verilmemektedir. Çünkü bazı işletmeler kâr amaçlı kurulmayabilir. Ülkemizde uzun yıllar kamu tarım işletmelerinin bir kısmı kâr amacı gütmeden ülke tarımının geliştirilmesi için faaliyetlerini sürdürdü. Ama 1990’larda devletin elindeki tarım işletmeleri dönemin politikaları sonucu özelleştirilmiş veya yok olmaya terk edilmiştir.

Bazı tarım işletmeleri genellikle-özel işletmelerdir- kâr amacı ile faaliyetlerini sürdürürler. Kâr söz konusu olduğunda girişimcilik önemlidir. Girişim insan gereksinimlerini karşılamak için ekonomik mal ve hizmetleri ortaya koymak ve sahibine kar amacı güden işletmedir (Genel İşletme, AÖF, 12-13).

Türkiye’de tarım işletmelerinin özellikleri sıralanırken tarım işletmelerinin küçük ölçekli olmasına (ortalama genişlik 61 da) dikkat çekilmektedir. Bu özelliğe arazinin çok parçalı olması, gereğinden fazla işgücü kullanılması, sermaye yetersizliği ve dengesizliği ile teknik ilerlemenin yavaş ve yetersiz olması da eklenir. O halde bir tarım işletmesinin kâr elde edebilmesi için başta ölçek büyüklüğü olmak üzere diğer faktörlere dikkat etmesi gerekir.

Tarım işletmeleri

Ülkemizde tarım işletmelerinin çok büyük olmaması önemli bir sorundur. Bu durum gençlerin sektörden kopmasına neden olmakta, büyük şehirlerde fabrikalarda işçi olmaya tercih etmektedir. Günümüzde tarımla uğraşanların yaş ortalaması oldukça yüksektir. Bu yaşlı nüfusta çok büyük alanları işle(ye)memekte veya bazı tarım alanları boş bırakılmaktadır.

Tarımda “sermaye devir hızının” düşük olması da önemli bir sorundur. Bu nedenle yüksek sermayesi olan girişimciler sermaye devir hızı yüksek olan alanlara yatırım yapmaktadır. Bir sanayici dostum “ben hobi amaçlı 20 da bağ kurdum” dedi. “Niçin büyütmedin” diye sorduğumda dostumun cevabı şu şekildeydi: “Tarıma yatırım yapsam (örnekte bağcılığı kast ediyor) tüm hayatım boyunca 30-40 kez ürün alma şanssım olur, ama şimdi yılda sermayemi 4-5 kez döndürme fırsatım var”.

Bu yapı izlenen tarım politikaları nedeniyle amatörce sürüp gitmektedir. Bu ülkede üretim planlaması yoktur ve tarımsal eğitimin kazanımları tarımsal girişimciliğe uygun düzenlenmemiştir.

Politikalar

Üretim planlaması tarımda gelişmiş ülkelerdeki (ör. Hollanda) gibi yapılandırılmamıştır. Bazı ürünlerde fazlalık varken (örnek fındık, üzüm) bazılarında yetersizlik (ör. Ceviz, kırmızı et) ile karşı karşıya kalınmaktadır. Temel işletmecilik sorunları (ne üretilecek, nasıl üretilecek, ne kadar üretilecek, nerede ve ne zaman üretilecek?) planlı bir cevap veril(e)memiştir.

İkinci husus ise tarımsal eğitimi girişimcilik yönü olan bir eğitim olarak verilmemektedir. Hala tarımsal eğitimde 50-60 yıl önceki kamuya eleman yetiştirme kalıbı güncellenmemiştir. Tarım eğitimi; öğretme ve öğrenme isteği yakıtı bitmiş bir hava aracı gibidir.

Son söz: Amatörler profesyonel ile rekabet edemez.