Bu köşede önceki haftalarda pandeminin tarımsal üretim, tarımsal ürün fiyatlarına ve ihracata olan etkisini inceledim. Bu yazıda ise Covid-19’un tarımsal pazarlamaya etkisini incelemeyi planlamıştım. Konunun anlaşılması için Türk tarımında pazarlama konusunun kısaca incelenmesi ve pandeminin bunu nasıl etkilediğinin ortaya konması sektör için daha yol gösterici olacaktır.

Pazarlama konusunun anlaşılması için pazarlamaya konu olan ürünleri (malların) hangileri olduğu ve üretim miktarlarının ortaya konulması gerekir.

Üretim/Yeterlilik

2020 yılında Türkiye’de üretim miktarları (a) tahıl ve diğer bitkisel ürünlerde 69.3 milyon ton;  (b) sebzelerde 31.2 milyon ton ve (c) meyve, içecek ve baharat bitkilerinde ise yaklaşık 23,6 milyon ton olarak gerçekleşti (bk. TUİK 2021 verileri). Türkiye’nin bitkisel üretimini kültürü yapılan 150 kadar bitki türünden elde edilen ürünler oluşturmaktadır. Türkiye’de tarla bitkileri grubunda 55-60; meyve-sebze grubunda ise 75-80 kadar bitki türünün üretimi söz konusudur.

Birinci grup olan tahıl üretiminde yeterlilik (2018’de) %92.4’dur. Bu grupta buğdayda yeterlilik ise %89.5’dir. Ayrıca, mercimek, kuru fasulye mısır, ayçiçeği gibi türlerde oldukça düşüktür. İkinci grup olan meyvelerden muz, çay, badem ve cevizde yeterlilik az, diğer meyve türlerinde ise fazladır. Üçüncü grup olarak sebzelerde ise denge durumunda hatta az da olsa fazlalık vardır.

Yeterliliği düşük seviyede olan tarımsal ürünlerde (ör. Muz) pazarlanma sorunu yaşanmaz iken yeterliliği yüksek olanlarda (ör. Fındık) pazarlanma önemli bir sorundur.  Tarımsal üretim ile (izlenen politikalar gereği) öncelikle iç pazar taleplerinin karşılaması hedeflenmekte, iç talepten fazla olan miktarda dış pazarlarda değerlendirilmektedir.

Pazarlama

Ülkemizde başta meyve-sebze ürünleri olmak üzere tarımsal ürünlerin pazarlanması önemli bir sorundur. Pazarlama, kişilerin ve örgütlerin amaçlarına uygun şekilde değişimi sağlamak üzere malların üretilmesini, fiyatlandırılmasını, dağıtımını ve satış çabalarını planlama ve uygulama sürecidir.

21. yüzyılda pazarlamanın nereye evrileceği önemli bir sorudur. Küreselleşme (globalleşme) ve bilgi teknolojileri işletmelerin faaliyetlerini (pazarlamayı) önemli ölçüde etkileyen iki önemli faktördür. Pazarlamanın değişim süreci incelenirken 1960’larda rekabetin tekrar ortaya çıkmasına ve küreselleşmenin başlaması ve 2000’lerden sonra bilişim teknolojisindeki gelişmeler 21. yüzyılda pazarlamanın yeni formlara değişeceğine işaret etmektedir. Pazarlamada yeni yaklaşımlar arasında veri tabanlı yaklaşımlarda bulunmaktadır. Ülkemizde son yıllarda iç-dış pazarlar için on-line satış yaygınlaşmaya başlamıştır. Ulusal/yöresel sanal market uygulamaları meyve-sebzelerin bile tüketicilere ulaştırılmasında kullanılmaya başlanmıştır.

Pazarlamada uluslararası pazarların daha da önemli olması beklenilmelidir. Bu nedenle tarım ürünleri ihracatı biraz daha yakından incelenmelidir.

İhracat-Covid-19

Türkiye’nin toplam ihracatında tarımsal ürünler önemli bir paya sahiptir. Türkiye’nin ihracatında 2020’de toplam olarak tarım sektörünün payı %14.4’dir. Bu ihracat ile 24.5 milyar dolar döviz girdisi sağlanmıştır. Bu önemsenmesi gereken bir durumdur.

Türkiye’nin tarımsal ürünlerin ihracatında bitkisel ürünler (2020’de %9.6) hayvansal (2020’de %1,4) ürünlerden daha yüksek bir paya sahiptir. Ağaç Ve Orman Ürünlerinin payı ise %3.3.’dür.

Pandemi döneminde (2020’de) önceki yıla (2019’a) göre bitkisel ürünler ve ağaç-orman ürünleri boyutlarında tarımsal ihracat artarken hayvansal ürünlerde azalmıştır.  Türkiye’nin tarım sektöründe ihracatında toplamda %4.3 bir artış olmuştur. Sektör içerisinde taze ürünlerde ihracat artışı olurken yağ ve hayvansal ürünlerinkinde az da olsa bir düşüş gözlenmiştir.

Covid-19 pandemi sürecinde pazarlamada sanal market uygulamaları yoğun şekilde kullanılmıştır. Pandeminin gerek ihracatta gerekse iç piyasalarda pazarlama konusunda mevcut yapısal sorunlar dışında etkisi sınırlı kalmıştır. 

Son söz: Pazarlanamayan mal zayidir (yararsız).