Yazın en güzel günlerini yaşadığımız bu dönemde hemen herkes kendi bütçesine, kendi tarzına uygun tatil yapıyor ve dinlenip eğlenmeye çalışıyor.
Burada yazacaklarım daha çok benim tatil anlayışım ile ilgili olacak.
Benim için ideal tatil iş ortamından uzaklaşmak olsa da; bu pek mümkün olmadığından yıllardır iş ile karışık dinlenmeye ve eğlenmeye çalışıyorum.
Sabah ilk iş havuzda yüzme ile başlamak, uyku rehavetini üzerinden atmak için ideal bir yöntem.
Bütün vücudu aktif hale getirdikten sonra hafif bir kahvaltı sonrası okunan bir kitap güne güzel başlamamı sağlıyor.
Yüzmek, kahvaltı yapmak, kitap okumak derken öğle saatleri olduğunda sıcaklık da hali ile yükseliyor.
Tam da bu saatlerde ailecek izlenen güzel bir film keyfe keyf katıyor.
İkindi vakti yaklaştığında ise istikamet denize dönüyor. Denizde geçen güzel ve güneşli saatlerin arkasından yenilen akşam yemeği sonrası gezi şeklindeki bir yürüyüş ve küçük alış-veriş ile gün benim için bitiyor.
Ama çocuklar için durum biraz farklı; onlar öğleyin veya öğleden sonra uyanıyorlar. Zoraki kahvaltıdan sonra cep telefonunu başına geçip arkadaşları ile organize olup denize gidiyorlar.
Akşama doğru yemek için eve geldiklerinde gece nerede buluşacaklarının planları çoktan yapılmış oluyor ve gece çok geç saatlere kadar caddelerde, kumsallarda cips yiyip kola içerek vakit geçiriyorlar.
Çocukların tatil ve dinlenme anlayışı ile bizlerin arasında ortaya çıkan bu farklılık beni endişelendiriyor. Bana göre iyi bir nesil yetiştirmek için insan hayatında spor, sanat ve kitap olmaz ise olmazlardandır.