Allah'ın güzel isimlerinden anladığımız bilgi ve hikmet hep O'nun büyüklüğüne işaret ediyor. Bu kelime kuvvet ve güç sahibi manasına gelir. Âlemde meydana gelen olaylar da bize gösteriyor ki kâinatın düzen ve sürekliliği ancak Allah'la mümkündür.

Zerreler ve onları çerçeveleyen diğer varlık alanlarında karşılıklı etkileşim olur. İnsanlar düşünce aşamalarında gördükleri bu büyük kuvvet karşısında şaşkınlıklarını gizlememişler evrendeki bu muazzam kaynağı araştırma yoluna gitmişlerdir.

İnsanda yücelik yolunun işaretlerinin bulunması şarttır. Çok farklı duygulara sahip olan insanoğlunun bu duygularını tanıyarak onları hayat enerjisi olarak kullanmaya çalışması gerekir. Kişinin sahip olduğu sınırlı güç kaynaklarının ilahi sistemle uyumlu kullanılması yenilikleri oluşturur. Yapılması hayal edilen nice şey bu sayede gerçekleşmiştir. İnsan için de kemal sahibi olmak bunlardan biridir. İnsan-ı Kamil olmak bu gün için hayat ölçülerimiz arasından çıkmış olabilir ama buraya tekrar dönmek zorundayız. Dünya milletlerinin gerçek güçlerini insanlığın saadeti için kullanmaları gerekirken şer, kötülük, yıkım işleri ne büyük suçtur.

Aziz ismi Kuran-ı Kerim’de "Rahim, Kavi, Zuntikam, Âlim, Muktedir, Gafur, Vehhab, Hamid, Gaffar" isimleri ile beraber geçmektedir. Bu isimlerin anlamları Aziz ismini tamamlamakta yüce Tanrı'nın sınırsız gücünü göstermektedir.

Hak kulundan intikamın yine kul ile alır 

Bilmeyen ilmi Ledûn, onu kul yaptı sanır 

Cümle eşya Halikindir, kul eliyle işlenir 

Emri bari olmadıkça, sanma bir çöp deprenir

                          (Bahri)

Allah-u Teâlâ’nın işlerinde kulunun hikmetiyle anlayabileceği bazı incelikler vardır. Acele, anında değişiklik bir karar da duramamak insana mahsustur halbuki Allah'ın işlerinde düzen, intizam, süreklilik bulunur. İçimizde bizimle beraber yaşayan nice insanlarda gördüğümüz izzete hayran kalırken bunları var kılan Allah'a hayran kalmamak mümkün mü?

Hak şerleri hayr eyler

Zannetme ki gayr eyler 

Arif anı seyr eyler 

Mevla görelim neyler 

Neylerse güzel eyler

(Erzurumlu İbrahim Hakkı)