Bu yıl 102.'si kutlanan 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımı ile Milli Savunma Üniversitesi'ne bağlı Kara Harp Okulu'nun mezuniyet töreni düzenlenmişti.

Tören sonrası Erdoğan ve beraberindeki devlet erkanının ayrılmasıyla beraber alanda toplanan bir grup yeni mezun teğmenin kılıçlarını havaya kaldırarak "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" dediği görülmüştü.

Bu, Kara Harp Okulu'nda rutin olmayan, daha çok 'Subay Yemini' olarak bilinen ve tamamen gönüllü katılımla gerçekleştirilmiş bir gösteriydi.
Amatör bir kamerayla çekilip sosyal medyaya servis edilen görüntüler, toplumun bazı kesimleri arasında yıllardır devam eden "askeri vesayet" tartışmalarını tekrar gündeme taşıdı ve yaklaşık on günden bu yana siyasi gündemin üst noktasına yerleşti .


            Bir siyasi kesim Teğmenlerimizin bu hareketinin yalnızca ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ün izinde olduğunu, onun ida ve ilkeleri doğrultusunda hareket ettiklerini deklare ettiklerini düşünürken , diğer kesim bunun mevcut hükümete bir meydan okuma olarak algılıyor.


            Pek çok askeri darbeye, muhtıraya, yakın tarihimizde 15 temmuz darbe kalkışmasına  maruz kalan ülkemizde, doğrusu bu kılıçlı yemin hareketini masum bulmak fazlaca saflık içerir.
            Bu ülkede kabul edelim yada etmeyelim Atatürk'e ilah yakıştırması yapacak kadar tutkun bir kesim var. Yine bu ülkede, onun askeri olmasa da siyasi reformlarını, inkılaplarını başından beri kabullenmeyen, eleştiren , yanlış bulan kesim var. Bu uzun yıllardan beri toplumsal barışı tehdit etmekte. Zaman zaman kaşınan Kürt -Türk sorunu gibi, Alevi-Sünni sorunu gibi birde laik-antilaik sorunumuz var. En fazla hali altına süpürülen, yok farz edilen sorun da sonuncusu.


            Bazı şeyleri daha sesli seslendirmek gerek belki. Yok farz etmektense varlığını kabul etmek gerekir. Herkes Atatürk 'ü sevmek zorunda değil. Herkes onun tüm icraatlarına kayıtsız şartsız teslim olmak, sorgulamadan evet demek, doğru demek zorunda değil.
Öte yandan, aklı melekeleri yerinde olan herkesin birleşmesi gereken konu, onun muhteşem  askeri deha kimliğidir. Bu ülkeyi askeri anlamda düşmandan kurtardığı, yeni, ortak bir idası olan ulus oluşturduğu, aynı milliyetçilik ekseninde birleştirerek cumhuriyeti kurduğu yadsınamaz bir gerçek.


            Atatürk ile ilgili pek çok tartışma klasik söylemde son buluyor, yada bulması gerekiyor. "Sevmek zorunda değilsin, ancak saygı duymak zorundasın"

            Öte yandan insanlar da çıkıp Atatürk ü istediği gibi eleştirebilsin, yanlış bulduğu icraatlarını yanlış diyebilsin. O da bir beşeri idi. Atatürk’ü sevmeyen toplumun bu azımsanmayacak kesimine kimse kılıç sallamasın.