Kelime manası başkasını korkudan emin kılan eşya ve varlıklar üzerinde emin olan, gözetici ve koruyucudur.
Düzen ve devamlılığı sağlayan Rabbül Âlemin korkuları esenliğe ulaştırır. Korkunun aslı nedir? İliklerimize kadar işleyen korkudan kurtulmanın dünya varlık boyutunda devam edeceğine inanıyorum. Çünkü vücud içinde bulunan Ruhun uyumsuzluğu böyle bir sonuca götürmektedir. Zıtları birleştiren, harikalar yapan Allah-u Teâlâ insanı bu çelişmeler içinde yaratarak farklı özellikleri tanıma imkanını sunmuştur. Psikolojik yapının uyumu ne kadar önemli ve büyük, insan onunla kendini, etrafında meydana gelen olayları anlar. Yokluk korkusu, her şeyin yokluk potasında eriyip yitip gitmesi ve unutulup gitmek ne hazin. Daha yüzyıl önce yaşayanlardan geriye kalanlara baktığımızda hayretimizi gizleyemiyor kara kara düşünüyoruz. Ne oluyor, bu gidiş nereye, insan ve onun kaygıları sevinçleri, göz aydınlığı, bunca emek boş ise, derken gökler açılıp yüreğimizin kuytularından bir ses yükseliyor, hayır bunlar boş şeyler değildir. Âlemleri gözeten ve koruyan vardır. Çırpınan, kanatları ıslanan, öteleri göremeyenlerin önünde yeni bir dünya açılıyor.
Kuran-ı Kerim’de iki yerde geçen müheymin kelimesinde bir defa Cenab-ı Hak, diğerinde ise Kuran-ı Kerim anlatılarak yüce kitabın değeri gözler önüne serilmiştir. Kitap peygamberimizin bıraktığı en büyük emanet, içindeki bilgilere nüfuz ettiğimizde sahibimiz, yaratıcımızı daha iyi anlıyor ve O'na inanıyoruz.
"Ey gönül, ey gönül, neden bu kadar gamla dolusun? Yıkıksın, kırık döküksün ama tılsımlı bir definesin sen.
Meleklerin secde etmeleri emredilen kadri yüceltmiş bir varlıksın, bildiğin gibi değil, her varlıktan daha olgun, daha ilerisin sen.
Ruhsun, Cebrail’in üfürmesiyle ikizsin, Tanrının sırrısın, Meryem’in oğlu İsa gibisin sen.
Kendine bir hoşça bak, âlemin özüsün sen, varlıkların gözbebeği olan insansın sen.
Mertebeni adlarla sanma; adların sahibindedir. Dönüp varacağın yer, her şeyi yaratandır, eşyaya gideceğini zannetme.
Gördüğün gerçekleri rüya sanma, sen başka bir varlıksın; kendini, her sureti kabul eden Heyula, yahut Heyula'nın büründüğü suret zannetme.
Keşifle gerçekliği meydana çıkan manayı dava sanma, hakkında söylenen vasıfları gözüne girmek için söylenmiş sözler zannetme.
Kendine bir hoşça bak; âlemin özüsün sen; varlıkların gözbebeği olan insansın sen.
Sırrını inleyip de sakın ağyara açma; bilmezlikle inkâr çukuruna düşmekten sakın.
Ahların, sakın, sevgilinin kâkülüne değmesin, sonra Mansur gibi dâra çıkarsın.
Sakın yaradan incinip de sevgiliye aczini bildirmeye kalkışma; a çaresiz kişi bulduğun kadri yüce incileri sakın.
Kendine bir hoşça bak, âlemin özüsün, sen varlıkların gözbebeği olan insansın sen.
Sevgi sırlarının mahzeni, o sırlar hazinelerinin konduğu yer sendedir, sende. Erlik, yiğitlik nurlarının madeni sendedir, sende.
Gizli gizli daha nice ruh halleri var sende. Tanıyıp anlayış sende, hüner sende hakikat sende.
Baksan görürsün ki yer de, gök de, cehennem de, cennet de sende, arş da sende, kürsi de sende, melekte elbet sendedir sende.
Kendine bir hoşça bak, âlemin özüsün sen, varlıkların gözbebeği olan insansın sen.
Yazıktır, padişahken âlemde yoksul olmayasın, ümit ve yalvarışla boz bulanık bir hale gelmeyesin.
Yeis vadisine düşüp bir hiç olarak yok olmayasın, yolunu yitirip bela sahrasının yolunu tutmayasın.
Âdeme yapış ki gerçekten ayrılmayasın, secdeler etki Tanrı reddetmesin seni.
Kendine bir hoşça bak, âlemin özüsün sen, varlıkların gözbebeği olan insansın sen.
Tanrıdan gayrı bütün varlıklardan, çakıp sönen, gelip giden şimşek gibi geç git. Üstüne takılan, konan çerçöpe karşı aşk ateşini siper et (onları yak yandır)
Gönül bağlanacak şeylerin eserleri, sakın, eteğini tutmasın. Şems gibi, Mevlana’yı isteyerek yola koyul, yol almaya bak.
Aynanı (gönlünü) arıt, bütün suretler ona vursun, görün sün. Galip, hele bir duygularını derle, topla da bak.
Kendine bir hoşça bak, âlemin özüsün sen, varlıkların gözbebeği olan insansın sen."
(Şeyh Galip)