Doğru düzgün takdir etmek, bir aslı ve benzeri olmadan modelsiz, benzersiz yaratmak, bir şeyden başka bir şey meydana getirmek manaları vardır.

Her şeyin varlığını ve varoluş süresince görüp olabileceği durumları, tespit eden ve ona göre yaratan ve yoktan var eden Yüce Allah’tır. Kuran-ı Kerim’de "Hamdolsun o Allah'a ki gökleri ve yeri yarattı, karanlığı ve aydınlığı var etti." (En'am 1) ayetinde bu kelimenin "yoktan var etmek" manasında kullanıldığı "O gökleri ve yeri yoktan yaratandır" (En'am, 101) biçiminde verilerek İslam düşüncesinde yoktan yaratma fikrine zemin oluşturulmuştur. Kuran-ı Kerim ve Hadisi şeriflerde kâinatın hangi şeyden yaratıldığına dair herhangi bir ifade ve işaret yoktur. İslam düşünürleri heleke fiilinin kelime yapısından hareketle "yoktan yaratma" düşüncesine ulaşmışlardır. Kuran-ı Kerim’de Allah'ın fiilleri olarak kullanılan "halk", "ibda", "inşa", "ihdas", "fatr", "icad" gibi kelimelerle bu anlam daha da kuvvetlendirilmiştir.

Yaratılış konusu bilimin çalışma sahası içinde bulunur. Düşünce tarihi boyunca kâinatın, varlığın esası hakkında çok değişik görüşler ortaya atılarak bilimsel çalışmalara yol gösterilmiştir.

Kâinat niçin yaratıldı? İnsanın bu yaratılışta yeri nedir? Bu ve benzeri sorular hayatın güzelliklerine kapı aralar. Kuran-ı Kerim insanın yaratılışının farklı boyutlarını anlatır. Buhari kitabında Ebu Abdurrahman Abdullah İbni Mesud (r.a.) den demiştir ki: "Doğru olan ve doğruluğu Allah tarafından tasdik edilen Resulullah (s.a.) bize şöyle anlattı: Sizden her birinizin yaradılışı anasının karnında iken teşekkül eder. Şöyle ki: Kırk gün nutfe olarak kalır. Sonra ikinci bir kırk günde kan pıhtısı halini alır, üçüncü kırk günde et parçası haline gelir. Bu üç değişimin sonunda, vazifeli melek gönderilir ve bu et parçasına ruhu üfler, daha sonra dört kelimeyi; rızkını, ecelini, amelini ve şaki yahud said olacağını yazması emredilir. Kendinden başka hiç bir mabud bulunmayan Allah'a yemin ederim ki sizden biri cennet ehline ait amelleri işler, o kadar ki cennetle kendi arasında nihayet bir arşın mesafe kalır. Ama hakkında yazı üstün gelir, cehennem ehlinin amellerini işlemeye başlar ve neticede cehenneme girer. Yine sizden biri cehennem ehlinin amelini yapa yapa, cehennem ile kendi arasında bir arşın mesafe kalacak hale gelir. Fakat hakkındaki yazı ona galip gelir, cennet ehlinin amellerini işlemeğe başlar ve neticede cennete girer."

İbadet yaratanla kurulan bağdır. Sevgi, tazim, teşekkür, başka gidebilecek kapı olmadığının ifadesidir. Allah’ın yaratmasını anlamak için can gözünün açık tutulması lazım. Kâinat ve onun içinde bulunan bütün yaratıkların bütün ihtiyaçları yerli yerince ve zamanı geldiğinde onlara verilmektedir. Yaratılışta eksik bırakılan var mı? Tamamlanmayan, nihayete ulaştırılmayan yok iken insan kâmil olmayı hedef olarak ortaya koymalı bunu gerçekleştirmek için Hazreti Peygamberi örnek almalıdır.

Bilmek istersen seni

Can içre ara canı

Geç canından bulanı

Sen seni bil sen seni

 

Kim bildi ef'alini

O bildi sıfatını

Anda gördü zatını

Sen seni bil sen seni

 

Kim ki hayrete vardı

Nûra müstağrak oldu

Tevhid-i zâtı buldu

Sen seni bil sen seni

 

Bayram özünü bildi

Bileni anda buldu

Bulan ol kendi oldu

Sen seni bil sen seni

(Hacı Bayram-ı Veli)