“Müjde, müjde! Ölüm bir son değil, fâni dünya ufuklarından bir ikindi güneşi gibi batış, ebediyet ufuklarında bir sabah güneşi gibi doğuştur” diyor Muhammed İkbal. Kur’an; ‘Her nefis ölümü tadıcıdır’ diyor. Ölümden asla kaçış yoktur. Bu her gün yaşadığımız bir realite. Çevremizde, komşularımızda, akrabalarımızda zaman zaman ölüm olayına mutlaka şahitlik ediyoruz. Bu gün çevremizde hemen hemen yüz yıl öncesine ait çok yaşlı insanların olmaması ölümün göstergesi değil mi? Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşasak da bizde bir gün öleceğiz. Ölmeden önce ölüme hazırlıklı olmak en güzeli. Çünkü inancımız o ki tekrar diriltileceğiz ve yaptığımız, yapmamız gerektiği halde yapmadığımız her şeyin de mutlaka hesabını vereceğiz. Çünkü Allah(cc) zerre miskal iyiliğin de, kötülüğün de hesabının sorulacağını Kur’an’da beyan ediyor. Herkesin annesi kendisine çok kıymetlidir. Tam dokuz ay karnında taşıyan, doğuran, büyüten, yetiştiren ve hiç bir zaman ‘evladım büyüdü’ deyip bırakmayan annedir. Evlat ne kadar büyüse de yine annenin gözünde evlattır. Annelik böyle bir şeydir, 'cennet bu yüzden annelerin ayakları altındadır' buyurmaktadır peygamberimiz. Daha önce kaybedenler gibi, biz de anamızı kaybettik. Bizlere çok emek verdi, dualarını hiç eksik etmedi. Bugün Güvenç kardeşler olarak bir yerlere geldiysek, sürekli anamızın, babamızın duasını almamızdan dolayıdır. Biz onlara hizmet etmeye, onları hiç incitmemeye, rızalarını kazanmaya, hayır dualarını almaya, onlara hayırlı evlat olmaya çok dikkat ettik, onlar da hiçbir zaman dualarını üzerimizden eksik etmediler. Bu yüzden onların duasıyla Allah’ın yardımını her zaman üzerimizde hissettik. Dileyelim ki; Allah bizleri anası babası sağ iken cenneti kazananlardan eylemiş olsun. Onların gönlünü kazanıp, duasını almak hem dünyada işlerimizin rast gitmesini sağlasın, hem de ahretimizi kazandırsın inşallah. Böyle günlerde eşin, dostun, akrabanın ne kadar önemli olduğunu hissediyorsunuz. Allah onların yokluğunu vermesin. Aziz hemşerilerimiz de sağolsunlar. Bizi hiç yalnız bırakmadılar, acımızı paylaştılar. Gerek bizzat cenazeye katılan, taziyeye gelen, gerekse telefonla taziyede bulunan, dua eden herkese teşekkür ediyor, 'Güvenç Ailesi' adına şükranlarımı sunuyorum. Her zaman Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın annesine sağlığında ve öldükten sonra göstermiş olduğu saygı ve tazimi, topluma örnek olması açısından, çok önemli bulmuşumdur. Büyüklere karşı unutulan hasletlerin böyle en üst düzeyde hatırlatılması son derece önemli olmaktadır kanımca. Annem, Rahmeti Rahmana kavuşmadan önce özel bir hastanede on gün yoğun bakım ünitesinde yattı. Her türlü tedavisi orada yapıldı. Hastanede ellerinden gelen tüm gayreti gösteren doktorlarımıza, hastane yönetimine teşekkür ederim. Özel hastanenin teknik donanımı, başta doktorlar olmak üzere personelin iletişimi, davranışları da oldukça iyiydi. Annem Rahmetli Babamdan dolayı Bağ-Kur'luydu . Tedavi ücretinin tamamını SGK karşıladı. Eskiden insanların hastane masraflarından dolayı rehin kaldıklarını veya ellerinde neyi var -neyi yok sattıklarını düşündükçe sağlık hizmetlerinin bu noktaya gelmesine sebep olanlara, on üç yıl boyunca sağlığa en büyük bütçeyi verenlere bir kez daha milletim adına teşekkür ettim. Bu vesileyle Necip Fazı Şehir Hastanesinin de bu çerçevede çok güzel hizmetler verdiğini müşahede ettim. Başta başhekimi olmak üzere tüm personeline de ilgilerinden, yardımlarından dolayı teşekkür ediyorum. Taziye evleri gerçekten çok büyük hizmet veriyor. Cenaze sahipleri için büyük kolaylık. Büyük Şehir Belediyemizin sunduğu cenaze hizmetleri her türlü takdirin üzerinde ve ihtiyaç olan her türlü hizmet sunuluyor. Bundan dolayı başta Büyük Şehir Belediye Başkanı Fatih MehmetErkoç ile cenazene işleriyle ilgilenen herkese teşekkür ediyorum. Annemin vefatı nedeniyle bu haftaki yazımı ölüm çerçevesinde yazdım. Bu vesileyle hem iç dünyamı sizlere açarken, hem de bizi bir an olsun yalnız bırakmayan sizlere olan şükran borcumu ifade etmeye çalıştım. Not: Hepimiz insanız ve yaşadığımız hayat öyle veya böyle bizi etkiliyor.Bu doğrultuda güncel konulardan uzaklaşmaya çalışsanız da o sizi kuşatan hayat bir şekilde sizi bilgilendiriyor. Ak Partinin CHP ile neden koalisyon yapamayacağını geçen yazımda anlatmıştım. Olmadı Türkiye rahatladı. Şimdi son viraja giriliyor. Bu kez MHP ile görüşülecek. Bu görüşmeden de bir şey çıkması zor görünüyor, zira MHP direk Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN üzerinden pazarlık yapmaya çalışıyor. Görelim ‘Mevla neyler, neylerse güzel eyler...’