6 Şubat Kahramanmaraş Depremi, Türkiye'de meydana gelen asrın felaketi olarak tanımlanan yıkıcı bir doğa olayıydı. Deprem, 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde olup 11 ilde geniş çapta yıkıma ve can kaybına neden oldu. Binlerce bina çöktü ve birçok insan hayatını kaybetti.

Deprem aynı zamanda altyapıya da büyük zarar verdi; yollar ve köprüler tahrip oldu ve birçok bölge şiddetli artçı sarsıntılar yaşadı. Depremin etkisi geniş bir bölgede hissedildi ve toparlanma çabaları hala devam ediyor.

Uzun vadeli ihtiyaçlar göz önünde bulundurulduğunda, yalnızca fiziksel değil, psikolojik ve sosyal destek sağlanması gereklidir. İlk yardım ve destek sağlanmasının yanı sıra, psikososyal destek programları, konut ve ekonomik yardım gibi uzun vadeli çözümler de önemlidir.

6 Şubat Depremi, etkilenen topluluklarda önemli sosyal etkiler yarattı. Depremin yol açtığı fiziksel tahribatın yanı sıra, insanların sosyal ilişkileri, toplumsal dayanışma ve yaşam düzeni üzerinde de derin etkileri oldu.

Toplumsal Dayanışma ve Yardımlaşma: Depremin hemen ardından, etkilenen bölgelerde ve ülke genelinde büyük bir toplumsal dayanışma ve yardımlaşma örneği görüldü. İnsanlar, birbirlerine yardım etmek için seferber oldu ve çeşitli yardım kampanyaları düzenlendi. Bu süreçte, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler ve gönüllüler önemli rol oynadı.

Göç ve Yer Değiştirme: Depremden etkilenen birçok kişi, evlerini kaybettikleri için başka bölgelere göç etmek zorunda kaldı. Bu yer değiştirmeler, hem göç eden bireyler hem de onları ağırlayan topluluklar üzerinde sosyal ve ekonomik baskılar yarattı. Yeni yaşam alanlarına uyum sağlama süreci, hem psikolojik hem de sosyokültürel zorluklarla doluydu.

Eğitim ve Sağlık: Deprem sonrası, okulların ve sağlık hizmetlerinin aksaması, özellikle çocuklar ve yaşlılar gibi hassas gruplar üzerinde olumsuz etkiler yarattı. Eğitimin kesintiye uğraması, çocukların akademik başarılarını ve gelecekteki eğitim fırsatlarını etkiledi. Sağlık hizmetlerinin aksaması ise, özellikle kronik hastalığı olan bireyler için ciddi sorunlar yarattı.

Ekonomik Etkiler: Depremin yarattığı yıkım, yerel ekonomileri de olumsuz etkiledi. İşyerlerinin yıkılması veya zarar görmesi, birçok kişinin işsiz kalmasına neden oldu. Bu durum, ailelerin ekonomik durumunu zayıflattı ve yoksulluk riskini artırdı.

Toplumsal Ruh Hali ve Psikososyal Etkiler: Depremin yarattığı travma ve kayıplar, toplumsal ruh hali üzerinde de etkili oldu. İnsanlar arasında yaygın bir korku, kaygı ve belirsizlik hissi yayıldı. Bu duygusal ve psikososyal etkiler, toplumun genel refahını olumsuz yönde etkiledi.

Depremin sosyal etkileriyle başa çıkmak ve toplulukların yeniden güçlenmesini sağlamak için uzun vadeli stratejiler ve destek programları gereklidir. Bu süreçte, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde dayanışma ve iş birliği büyük önem taşır.

6 Şubat Depremi, etkilenen bireylerde çeşitli psikolojik etkiler yaratmıştır. İşte bu etkilerden bazıları:

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): Deprem mağdurları arasında sıkça görülen bir durumdur. Bu rahatsızlık, tekrarlayan kabuslar, geri dönüşler (flashback'ler), uyku bozuklukları ve konsantrasyon sorunları gibi belirtilerle kendini gösterir. Depremden etkilenen bireyler, belirli sesler veya görüntüler gibi tetikleyicilere karşı aşırı hassasiyet geliştirebilirler.

Anksiyete: Sürekli bir endişe ve huzursuzluk hali ile karakterizedir. Depremin ardından, insanlar gelecekle ilgili belirsizlikler ve tekrar bir deprem yaşama korkusu nedeniyle yoğun anksiyete yaşayabilirler.

Depresyon: Derin bir üzüntü, umutsuzluk ve ilgi kaybı ile kendini gösterir. Depremde sevdiklerini, evlerini veya işlerini kaybeden bireyler arasında depresyon yaygın olarak gözlemlenir. Bu durum, bireylerin günlük yaşam aktivitelerini ve sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkiler.

Uyku Bozuklukları: Depremin ardından birçok kişi, uykuya dalma veya uykuya devam etme konusunda zorluklar yaşar. Kabuslar ve gece uyanmaları, uyku kalitesini düşürür ve genel sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratır.

Davranış Değişiklikleri: Özellikle çocuklar ve gençler, travmatik olayların ardından davranışsal değişiklikler gösterebilirler. Bu değişiklikler arasında öfke patlamaları, içe kapanma, akademik performansta düşüş ve sosyal geri çekilme bulunabilir.

İlişkiler Üzerindeki Etkiler: Psikolojik stres, aile ve sosyal ilişkiler üzerinde de olumsuz etkiler yaratabilir. İnsanlar, duygusal olarak zor bir dönemden geçerken, iletişim sorunları ve çatışmalar yaşayabilirler.

Travmatik etkilerin üstesinden gelmek için, psikolojik destek ve terapi büyük önem taşır. Uzmanlar tarafından sağlanan bu destekler, bireylerin travmanın etkilerini azaltmalarına ve normal yaşamlarına dönmelerine yardımcı olabilir. Ayrıca, toplumsal dayanışma ve aile desteği de iyileşme sürecinde kritik bir rol oynar.

Bu tür travmatik olayların ardından, etkilenen bireylerin ve toplulukların uzun vadeli psikolojik desteğe erişimi sağlanmalıdır. Destekleyici bir ortam, iyileşme sürecini hızlandırabilir ve bireylerin yeniden güçlü bir şekilde hayata tutunmalarını sağlayabilir. “Geç Olsun Güç Olmasın”  diye atalarımızın bir sözü vardır. Tedavi destek noktasında bugüne kadar geç kalındı ise de hızlı bir şekilde profesyonel tedavi ve destek alınması gerekmektedir. Gerekli destek ve çözüm yollarından faydalanmadığında ileri yıllarda daha büyük sorunlar yaşamak kaçınılmaz olacaktır.

Psikolojik Danışman Alpaslan YURTSEVER

Aile Danışmanı ve Terapist