Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmuyor. Uzaktan ahkâm kesmek, bilgiçlik t aşlamak, ‘ne diyorsam, ne yazıyorsam doğru olanı o!’ mantığı tutarsız bir yaklaşım.

Ne yazana, ne söyleyene, ne de muhatabına yarar sağlar. Havanda su dövmek, suya imza atmak gibi bir şey çıkar ortaya.

Madem her iş bir ekip meselesi. Madem ‘Bir elin nesi var, iki elin sesi var!’ atasözü her dönemde geçerli kural, madem çok bilen çok yanılıyor, o halde mesleği, özellikle yönetici konumunda olanların birer danışmanı olmak  zorunda.

Siyasiler zaten herkesten akıllı, onların başkalarının aklına, tavsiyelerine ihtiyacı yok!

Ama yerel yöneticiler için bu kaçınılmaz!

*

Şunu demek istiyorum.

Mahalli seçimlere 8 ay kaldı. Tabi ki kimse tek başına bir şey değil. Bir çiçekle yaz gelmiyor, sonra başarı hikâyeleri de yalnız yazılmıyor, o halde ekip işi diye yola çıkanların bu işin üzerinde hassasiyetle, titizlikle durmaları gerekiyor.

Hele hele işinde iddialı ise, hele hele geleceğe dair hayalleri, beklentileri, projeleri varsa, hedef koyduysa kendine, veya mensubu olduğu kurumu ayağa kaldırmaksa niyeti, yalnız yola çıkmayacak.

Ne yapacak!

*

Dedim ya, mahalli seçimlere 8 ay zaman kala, ilçelerdi geçiyorum da bir yana, Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Hayrettin Güngör, sağ kolu, fikrine, tecrübesine, bilgi-donanımına ihtiyaç duyabileceği bir KENT DANIŞMANI edinecek, ekibe katacak.

Şehrin rengini, dokusunu, sosyal ve ekonomik yapısını, kokusunun farkında olan, şehirle sürekli hemhal olan, insanlarla istişare edebilen, diyalog kurabilen, (isterseniz buna BİR BİLEN de diyebiliriz) yaş itibariyle de 50’sini geçmiş bir uzman, bir hafıza ismi yanına almalıdır.

Haydi isim de öneriyorum, İTÜ mezunu, gazeteci-yorumcu-hukukçu-inşaat mühendisi sayın Serdar Erdoğanyılmaz.

Erdoğanyılmaz dostumuz vatandaş ile belediye arasında köprü vazifesi görebilecek yetenekte bir insan. Hem kalender, şehrin tüm renklerini birmasa üstünde toplayabilecek hafızaya, kapasiteye sahip.

Çünkü başkanların her yere ulaşabilme, her şeyden haberdar olma, her şeyi görebilme imkanı yok.

O halde ayakları güçlü bir köprü kaçınılmaz olmalı. Erdoğanyılmaz, bu meselede tartışmasız isim bana göre! Size göre de öyle değil mi?

*

Belediyenin basın müdürü var. Çok sevdiğimiz bir isim.

Lakin bir de sürekli içeride-dışarıda, başkan ile halk arasında koordineyi sağlayabilecek, kente ulaşamayan sorunları bilgi dağarcığına not edip başkanla paylaşabilecek, basın camiası ile diyalogu eksik etmeden, üzerindeki yük ve sorumluluk zaten yoğun, bunu hafifletebilecek, azaltabilecek, her kapıyı çalanı içeri buyur etmeden sorunun çözümüne katkı sunacak deneyimli bir meslektaşımızı ‘buyur!’ etmelidir.

İsim de versem mahzuru yok, basın başta olmak üzere şehrin siyasi, yerel yönetim ve sosyal anlamda şehrin, toplumun hafızası diyebileceğim, kıymetli meslektaşım,  sayın Mustafa Nuri Şirin, Büyükşehir Belediyesinde BASIN DANIŞMANI olarak görev yaptığında, başkan sayın Güngör de rahat edecektir, eminim ve son kararım!  

Bu şehirde yaşayan herkesin, tabi ki basın camiasının da bu kıymetli isme onay vereceğine inancım tamdır.

Herkes sevgili Şirin’e kefil olur. Başta ben.

*

Gelelim toplumsal duyarlılık konusunda her belediye başkanının yapması gereken olaya. Burada asıl rol, asıl yükümlülük yine Büyükşehir Belediyesine düşüyor.

Başkan Hayrettin Güngör, seçime kadar ve seçimden sonra, en azından ayda bir, başta ilçenin meclis üyeleri ile birlikte, yerel yöneticisi, muhtarlar, dernekler, sivil toplum kuruluş kanaat önderleri ve ilçenin hatırı sayılır esnafı olmak üzere, belediye meclis üyeleri, ilçelerde toplantılar düzenleyerek, halkın sorunlarını dinlemeli, sorunları yerinde ve zamanında görerek, çözerek, hem insanları yorulmayacak, hem zamandan kazanılacak, hem de en büyük sıkıntımız ekonomik krizleri hafife indirecek bu önerimi yabana atmamalıdır.

*

İnancım odur ki yavaş yavaş siyaseti öğrenmeye çalışan, (kısmen alıştı) havalarla birlikte belediyeye ısınan Güngör’ün hem eli güçlenecek, hem zamandan kazanacak, hem fiziken ve ruhen yıpranmayacak, hem de daha çok projelere, başarılara imza atıp, başarı hikâyeleri yazacaktır.

Fikir ve bilgi sahibi olmayanlar ancak hakaret ederler. Yol, asfalt, köprü nasıl olsa yapılır. Kayda değer olan insana dokunmak, insan odaklı hizmet vermek, paradan çok insan biriktirmek. Ve bizim niyetimiz üzüm yemek, bağcı ile işimiz olamaz!