Ve nüfusu 100 bine yaklaşan ilçeye şanına yakışır belediye hizmete sarayı diker, yanına da Kaymakamlık binasını monte ederken, ilaveten metrop0ol ilçelerimiz de bu sarayları ilçesine kazandırır, takiben Afşin ve Göksun sırasını tamamlarken, nedense en büyük ilçemiz Elbistan, ki il olmasından söz diliyor, yakışır da, ne yazık ki yapıldığı günden beri ilçe halkına hizmet verdiği söylenen daracık, tıkış tıkış binada kamu hizmeti vermeye çalışıyor.
Ne kadar verirse, veriyorsa artık. Onu da çok sevgili Elbistan halkına sormak gerekiyor.
Bir gün, canlı yayınımıza katılan Elbistan Belediye Başkanı sayın Mehmet Gürbüz’e aynı soruyu sorduk, ‘Bir tek sen kaldın, diğer ilçelere modern hizmet binaları dikerken, sen hala eski püskü, üstelik ç alışma alanı dar binada insanlara işkence çektiriyorsun!’ dedik, Başkan Gürbüz de eleştirimize hak verdi, yeni bir hizmet binası için kolları sıvayacağını hatta sıvadığını söylemişti.
Meydan dedik, mesele belediye hizmet binalarına kadar uzandı.
*
Meydanlar şehrin simgesidir, aynasıdır. Allah korusun muhtemel bir büyük deprem anında toplanma alanıdır. İnsanların nefes alabilecekleri, siyasi mitinglerin yapılabileceği geniş alanlardır.
Bayramların ve milli günlerdeki kutlamaların adresidir.
Bakın, bir dondurma festivali yapacak olduk, hem de Ticaret ve Sanayi Odası ile Büyükşehir Belediyesi işbirliğinde, havada kaldı. Meydan yok diye mutlaka.
Adını meydana koyduğumuz Atatürk Meydanı, Müftülük Meydanı, Demokrasi Meydanı ve Milli İrade Meydanı ne kadar meydan ise, sözüm yok da, bir kültürel, siyasi etkinlikte trafiği işkenceye dönüştürmeyecek, insanlara çile çektirmeyecek, sürücülerin burnundan getirmeyecek alanlara meydan denildiğini bilmeyen yok şahsım şehrinde.
Hal böyle olunca, bu şehrin acil meydana, meydanlara ihtiyacı var.
*
Bu gerçeğin farkında olan, yaklaşık bir yıl önce başlattığı Trabzon Bulvarı üzerindeki meydan çalışmalarına önce özel idare binasını yıkmakla başlayan Başkan Güngör, kuşkusuz iyi niyetli, dürüst bir yerel yönetici. Ama sonra siyasetçi. Hatta ikisi bir el ele, yan yana…
Meydanı kimseye bırakmamak adına, önem verdiği proje büyük.
Bu yüzden diyorum, Büyükşehir Belediye Başkanımız sayın Hayrettin Güngör, başladığı şehir meydan projesini bir an önce bitirmek için azami çaba, gayreti göstermeli, söz verdiği üzere, ki ömrü yeter mi bilemem, seçimden önce sosyal-siyasi ve kültürel yaşam alanı olarak insanların emrine amade haline getirmelidir.
Seçimden önce zor mu dediniz, haklısınız, zor dostum, zor!
*
Bakın, Türkoğlu’nu ayağa kaldıran, ilçesini abad eden Başkan sayın Osman Okumuş, şimdi ikinci meydan için kolları sıvadı. Projesi bile kendine ait. Neredeyse beleşe mal edecek!
Biz de sevgili başkana bu övgü dolu satırları yazabiliyorsak, boşuna değil. Ne demiş büyükler, iltifat marifete tabidir.
Bu arada görüyor, okuyorum, teknik olduğu kadar sosyal belediyecilik alanında ve gönüllere dokunma konusunda meydanı kimseye bırakmıyor.
Ah bir de telefonlara cevap verebilse, (04.07 Perşembe günü Tarım ve Orman Bakanı sayın Vahit Kirişçi’yi arıyorum, ki 46 senedir tanıdığım isim, canlı yayında idi, 10 dakika sonra dönüş yaptı. Hal hatır, büyükşehir hizmetleri, Maraş’a geldiğinde KENT KULİSİ canlı yayınımıza katılacağını dair söz verdi. Teşekkürler sayın Bakanım. Bekliyoruz.) Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlara ve teşkilatlara talimatında; “Vatandaşa gidin, dokunun. Oturmayın, yatmayın, sahada olun. Vatandaşın telefonlarına çıkın, o an müsait olmasanız da mutlaka dönüş yapın!” uyarısına rağmen telefonlara çıkmayan, vatandaşı adam yerine koymayan, vatandaşa tepeden bakmayı sürdüren çok başkan var şahsım şehrinde.
*
Muhalefete gerek yok, partiye en büyük zararı ekabir, egosu yüksek, kibir abidesi, güç zehirlenmesinden nasibini ziyadesiyle almış başkanlar kervanı veriyor.
Siyasiler de dahil. Danışmanları zaten baştan aşağı ekabir, kraldan çok kralcı, kibir abidesi.
Ne diyordu büyükler, ‘Ağanın kahrı çekilir ama kâhyanın kahrı çekilmez!’
Kimsiniz evladım!