Tarihler 6 Ağustos Pazar gününü gösterirken, su meselesi yüzünden KASKİ’yi basan Altınova Mahallesinde bir düğün vardır.

Kız tarafı Çağlayancerit’ten, oğlan tarafı Altınova Mahallesinden.

Ne olduysa, ne bittiyse, düğün sırasında her iki aile ve gençleri kavgaya tutuşurlar. Kavga büyür, taşlar, sopalar birbirine girer. ‘Yapamayın, etmeyin, ayıptır!’ deyip ayırmak için araya girenler de olur. Araçlar zarar görür, insanlar yaralanır. Jandarma olaya müdahale etmek zorunda kalır!

Bunu şunun için yazdım, insanlar gergin, depremle birlikte travma geçiren, umutlarını, hayallerini, birikimlerini ve hatıralarını enkazda kaybeden insanoğlu, selam versen küfür sayıyor, çatacak adam arıyor.

*

Demem o ki, bugün bölge insanı tarafından, yaşadıkları ekonomik, ulaşım güçlüğü, sosyal ve alamadıkları hizmeti gösterme, mağduriyeti ve sahipsizliği anlatması açısından ‘Ağlıyancerit’ olan, cevizi ile meşhur ilçemiz ÇAĞLAYANCERİT dosyasını açıyorum.

En büyük mahallesi eski adı Düzbağ olan Helete ile yıldızı barışmayan, neredeyse düşman kardeşleri oynayan, ekonomik ve sosyal yaşam yetersizliği sebebiyle halkının göçe zorlandığı ilçede hava sıcaklığına siyasetin kaynayan kazanı da karışınca, ortalık daha da hareketlendi, ısındı.

Evet, Türkiye 2024 Mart sonunda mahalli seçime gidiyor. Her dönemde olduğu gibi, bu mahalli seçimde de belediye başkanlığı için adı geçen çok sayıda insan var.

Kimisinin niyeti ciddi, kimisi de kendi piarını yapmak, ismini hatırlatmak, koltuğunu korumak için aday olur, lakin kızı bir kişi ister, ama kız bir kişiye varır misali, güçlü olan partinin adayı yerel yönetimin patronu olarak koltuğuna oturuverir!

*

Niyeti ciddi olan, kendine güvenen, Ankara’da dayısı olan şimdiden hazırlıklara başlar. Bazıları da şartların oluşmasını bekler, bekleme odasında çağırmaları için kulağı dışarıda olur.

Bu mahalli seçimde, belediye başkanlığı için aday çokluğu var dedik. Aynı partiden birkaç kişi varken üstelik, millet ittifakının temsilcileri ile ortak bir aday çıkar mı, yoksa AK Parti’nin aday göstereceği kişide karar kılırlar mı, buna evet veya hayır demek için daha erken. Zaten şu sıralar kimse cesaret edip de ‘evet, adayım!’ demiyor, diyemiyor. Biliyorlar ki, erken öten horozun kafasını keserler.

Kimse kafadan olmak istemiyor.

Ekim sonuna kadar beklemek gerekiyor.

O zamana kadar köprülerin altından daha çok sular akar. O sular da berrak mı akar, içinde çimilir mi, içinde mikrop taşır mı, çevre ve insan topluluğu için olumsuz etki yaratır mı, köprüyü alıp götürür mü?

İstedik ki cevizi ile ünlü bu şirin ilçemizin fotoğrafını çekelim. Fotoğraf da fulü değil, net çıksın, herkes kendini görsün diye..

Bekleyin!